Şehrin kalbinde – VADİ İSTANBUL
[one_half_last]
Son dönemin en çok konuşulan inşaat projelerinden biri Vadistanbul. Üç ayrı etaptan oluşan bir “mega kent” de diyebiliriz kendisine. Projenin sosyal tesislerinde ARITES’in de imzası var. 2 kapalı, 3 açık yüzme havuzu, 11 süs havuzu, saunası, buhar odası, jakuzisi…Hepsi ve daha fazlası için projenin “Mekanik İşler Şefi” Kerim Akıncı ile konuştuk.
[/one_half_last]
[dropcap]S[/dropcap]ektörünün öncü markalarından Artaş Grup, Aydınlı Grup ve Invest İnşaat tarafından, Evyap’ın Maslak Ayazağa’daki arazisi üzerinde konumlanan Vadistanbul, Belgrad ormanlarıyla çevrili bir alan içinde yer alıyor. Toplamda 424 bin m2’lik arsada geliştirilen proje, 3 farklı etaptan oluşuyor. Peki bu etaplar neleri kapsıyor: 3 bin konut, 70 bin m2’lik alışveriş merkezi, 760 metre uzunluğundaki cadde üzerinde yer alan 29 bin m2’lik cadde mağazaları, restoranlar, 180 bin m2’lik ofis alanı ile 33 bin m2’lik 5 yıldızlı otel. Türkiye’nin ilk özel metrosu da Vadistanbul’un içinden geçiyor. Vadi İstanbul’a özel inşa edilecek olan metro, şehrin metro ağına bağlanıyor.
Belgrad ormanlarının hemen yanı başında projelendirilen Vadistanbul’u, bildiğimiz adıyla Cendere kat ediyor boydan boya. Cendere’ye Vadistanbul projesiyle birlikte Sadabad Deresi denmeye başlanmış nedense. Sadabad, 18. yüzyılda Kağıthane Deresi kıyısında Haliç’e doğru uzanan düzlük mesire ve eğlence alanına verilen ad. İSKİ’nin islah çalışmalarından sonra Boğaz’ın temiz sularını taşıması planlanan dere sayesinde, tepeden bakılınca oldukça etkileyici görünüyor proje.
İLK ETAPTA YAŞAM BAŞLADI SIRA BULVAR VE BAHÇE ETAPLARINDA
Vadistanbul’un birinci etabı olan Vadistanbul Teras toplam 1.111 konuttan oluşuyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında teslimlerine başlanan Teras’ta, 1+1, 2+1, 3+1, 4+1 ve 5+1 dubleks daire seçenekleri bulunuyor.
Projenin ikinci etabı olan Vadistanbul Bulvar; bünyesinde yer alan alışveriş merkezi, açık alan alışveriş caddesi, kafe ve restoranları, ofisleri ve 5 yıldızlı uluslararası oteli ile Türkiye’nin en büyük ofis kompleksi olma özelliğini taşıyor. Proje, Vadistanbul’dan dışarıya çıkmanıza hiç gerek kalmasın diye düşünülmüş gibi adeta. Tüm donatıları birbirine çapraz kıymet yaratacak şekilde dizayn edilen Bulvar, ayrıca yatay düzlemde her türlü yaşam fonksiyonlarını içinde barındıran ilk ve tek karma proje olarak öne çıkıyor ve şimdiden, uluslararası yatırımcıların ilgi odağı olmuş bulunuyor. Bulvar, Mayıs 2016’da teslim ediliyor.
Projenin üçüncü ve son etabı olan Vadistanbul Bahçe’de toplam 1.000 adet konut yer alırken, 1.200 adet home ofis de satışa sunuluyor. Tüm etaplar tamamlandığında bir “mega kent” oluşmuş olacak burada.
Derenin islah süreci ne durumda?
Dere İSKİ tarafından islah ediliyor, Haliç’ten su pompalanıyor. Dereden Boğaz suyu geçmesi planlanıyor. 60 cm. derinliğinde, belki de içinden balıklar geçecek… Seneye bu zamanlar bitirilmek zorunda. Birinci etabın önüne doğru gelindi, baya ciddi bir çalışma yürütülüyor orada. Tabi mesele yalnızca buradan Boğaz suyu geçsin, su güzel olsun değil, bölgede gelişen ciddi emlak projeleri var, bunlar için elverişli bir ortam düşünülüyor daha ziyade, derenin nevi de değişti, yükseltildi ve derinleştirildi. Olası bir yağmura, sele veya su yükselmesine karşı önlem alındı, dere, etrafında insanların yaşayabileceği şekilde islah ediliyor. İkinci etapta o derenin içine borular yatırarak sudan havaya ısı pompaları yapmaya çalışacağız. Dere, enerji elde edilebilecek bir hale gelecek.
Çok büyük bir yatırım ama ikinci etaptaki alışveriş merkezinin enerji ihtiyacını karşılaması açısından önemli ve verimli. Bu ısı pompaları şu an dünyada bir numaralar ve küresel ölçekte yaygınlaşmaya başladılar.
Vadistanbul projesinde doğal enerji üretimi ve enerji verimliliği üzerinde durulan noktalar mı?
Birinci etapta doğal enerji üretimine yönelik -güneş panelleri gibiherhangi bir yatırım düşünülmedi. Neden düşünülmedi? Çünkü birinci etapta daire satıyorsunuz. Dairede enerji verimliliği adına yapacağınız her hareket aslında müteahhitin kendi cebinden çıkacak bir maliyet. Şöyle söyleyeyim, kombili bir daire satıyor olsaydık, bu kombinin bir normali var, bir de yoğuşmalısı var; ortalama bir kombi 20000 kilo kalori, bunu toplu alımda 400 Euro’ya alırsınız, aynısının enerji verimliliğine katkısı olanını alsanız 1000 Euro’ya alıyorsunuz, bundan faydalanacak olan son kullanıcı, yani daire sahibi iken, yatırımı müteahhitin yapması gerekiyor. Bu nedenle daire satışlarında bu tür yatırımlara çok sıcak bakılmıyor, çünkü çoğu alıcının göz önünde bulundurup da dairesine daha fazla para ödemeyi düşündüğü bir etmen değil enerji verimliliği. İstanbul’daki, Türkiye’deki portföyün pek de haberi yok enerji verimliliğinden, evin mutfağı ve banyosu daha önemli hâlâ. Ben daha kendi eşime, dostuma, komşuma öneride bulunduğumda karşılaşıyorum bu durumla. 400-600 TL doğalgaz faturaları geliyor, radyatörlere takılan bir termostatik vana var, tanesi 30 Euro, şunlardan alalım takalım diyorum, “çok pahalı” diyorlar, ama 600 TL doğalgaz faturası ödemişler. Son kullanıcı 20-30 Euro’luk vanaya bile pahalı diyorken, milyon dolarlık güneş panellerine yatırım yapılmaması çok normal. Ben size güneş paneli yaptım, bu kadar bedava enerjiniz var, B değil de A enerji sertifikalı bina bıraktım diye daire satamıyorsunuz. Son kullanıcı buna bakmıyor çünkü, bayanlar geliyor, banyoya bakıyor, sosyal tesise bakıyor, konumuna bakıyor gidiyor.
Bir de güneş panallerinin, ısı pompalarının amortisman süreleri hâlâ düşmedi. Müteahhit paraya kıydı ve son kullanıcıya hediye etti diyelim. Amortisman süreleri gerçekten cazip değil. Örneğin bir havadan suya ısı pompası 15 senede amorti ediyor kendini. Yatırım bedelleri çok yüksek kalıyor maalesef.
Ama ikinci etapta işletilecek olan AVM için yapılıyor bu yatırım. Orada ne kadar enerji verimliliği varsa o kadar iyi. O dereye döşeyeceğimiz borularla oluşturacağımız sudan suya ısı pompası sistemi çok ciddi bir yatırım. AVM için bunu yapacağız. Al-satta kurtarmıyor ama kendi işletmesi olunca mantıklı bir yatırıma dönüşüyor.
[divider]
ISI POMPASI HAKKINDA NE BİLİYORUZ?
Gerçekte bir soğutma çevrimi olan ısı pompası çevriminin temel prensibini Nicolas Léonard Sadi Carnot 1824 yılında ortaya atmıştır. 26 yıl sonra 1850 yılında Lord Kelvin‘in, soğutma cihazlarının ısıtma maksadı ile kullanılabileceğini ileri sürmesiyle ısı pompası uygulamaya girdi. II. Dünya Savaşı’ndan önce ısı pompasının geliştirilmesi ve kullanılır hale getirilmesi için birçok mühendis ve bilim adamı bu alanda araştırmalar ve çalışmalar yaptı. Savaş yıllarında endüstri, imkânlarını daha acil problemlere yönelttiği için ara verilen bu çalışmalara savaştan sonra tekrar başlandı. Isı pompası endüstrisinin 1950‘lerde sahip olduğu potansiyel; yüksek kuruluş maliyeti, doğalgaz ve petrole dayanan enerjinin ucuzlaması nedeniyle 1960‘lı yıllarda azaldı. Isı pompalarının bu duraklamadan sonra önem kazanması 1973‘teki enerji krizinden sonra olmuş ve bu tarihten sonra birçok çalışma yapılmıştır. Şimdiyse dünyadaki en yaygın sistemlerdendir.
ISI POMPASI HAKKINDA NE BİLİYORUZ?
Isı pompası, dışarıdan enerji verilmesi ile düşük sıcaklıktaki bir ortamdan aldığı ısıyı yüksek sıcaklıktaki ortama veren bir makinedir. Kışın ısıtma maksadı ile kullanılan ısı pompası, yazın da soğutma için kullanılabilir. Bir ısı pompasının en önemli karakteristiği performans katsayısıdır (COP). Verimli bir sistemin COP değerleri tipik olarak 4’e eşittir, yani sisteme girilen her bir birim girdi karşılığında 4 birim enerji hasıl olur. Japonya’daki COP değerleri 5’in üzerindedir. En iyi ısı pompaları 6.8 COP değerine ulaşmaktadır. Soğutma makineleri ve ısı pompaları aynı çevrimi gerçekleştirirler fakat kullanım amaçları farklıdır. Bir soğutma makinesinin amacı düşük sıcaklıktaki ortamı, ortamdan ısı çekerek çevre sıcaklığının altında tutmaktır. Daha sonra çevreye veya yüksek sıcaklıktaki bir ortama ısı geçişi, çevrimi tamamlaması için yapılması zorunlu bir işlemdir fakat amaç değildir. Isı pompasının amacı ise bir ortamı sıcak tutmaktır.
[divider]
Proje dahilindeki yeşil alan ve doğa koruması nasıl yapıldı peki?
Burası zaten ormanın dibinde bir arazi. Yapılan inşaatların hepsi eski Evyap fabrikasının olduğu bölüm. Doğa korumasıyla ilgili şöyle bir örnek vereyim, 8. bloğun hemen önünde kocaman bir ağaç var, o ağaç projeye yön verdi.
Ne olacak canım bir tane ağaç kesin gitsin demediler, projenin temeli, yönü, istinat duvarı, otoparkı vesaire, bir sürü şey ona göre yapıldı. Patronumuz Süleyman bey her saha gezisinde özellikle sorardı bu ağaç kurudu mu kurumadı, dikkat ediyor musunuz diye.
2. etapta sökülen ağaçlarımız oldu ama onlar da derenin kenarına dikildi. Ayrıca sitenin kendi yeşillendir me çalışmaları da var. Binaların çatılarını bile görüntüyü bozmasın diye -arkamız orman- yeşile boyadılar.
Sosyal tesislerden söz edebilir miyiz biraz da?
1. etap ağırlıklı olarak konuşuyorum, 2 ve 3’te bir şey yok henüz. 2500 m2’lik bir sosyal tesisimiz var burada. Kapalı ve açık havuzlarımız, fitness ve aerobik salonlarımız, saunamız, buhar banyomuz, fin hamamımız ve jakuzimiz var. Hepsini ARITES yaptı. Kapalı havuzlarımızda çok ciddi nem alma cihazları kullanılıyor, içeride koku ve buhar barındırmayan, nemi belli bir oranda tutan, tanesi 60.000 Euro’luk cihazlar kullandık. Tüm yüzme havuzlarımızda, günümüzün en iyisi ve en sağlıklısı olduğunu düşündüğüm tuz jenaratörü sistemi mevcut. Tuz jeneratörleri, havuz dezenfeksiyonunda elektroliz yöntemiyle klor üreten alternatif bir yöntem. Bu sistem, havuz suyuna eklenen tuzun elektroliz yöntemi ile havuz sahasında klor gazına dönüştürülerek havuz suyuna sevk edilmesini sağlıyor.
Bu sayede herhangi bir kimyasal kullanmadan havuzun temizliği sağlanmış oluyor. Yalnızca belirli bir periyotta çökeltici kullanılarak havuzdaki tüy, saç, toz vesaire süpürülüyor. PH düşürücü, yosun önleyici vesaire başka hiçbir şey kullanılmıyor. Gerçekten suyun rengi daha farklı, berrak bir mavi oluyor. Açık havuzlarda kullanıldığında tek bir dezavantajı var, denize yakın bir yerdeyseniz çok fazla martı geliyor. Suyun ne kadar doğal olduğunu martılardan da anlayabiliyoruz.
Sosyal tesiste 2 kapalı 1 açık havuzumuz var. Teras etabımızda da ayrıca 2 tane olimpik havuz var. Bir de süs havuzlarımız var tabi 11 adet, her birinin pompası, makine dairesi ayrı. 40 cm derinliğinde, kenarlarında yürüme yolları olan süs havuzları peyzajın önemli bir parçası.
Bir de jakuzimiz var, yine ARITES’in getirdiği bir sistem. Onun da şöyle bir özelliği var, 35 derece sıcaklıkta çalışıyor ve kendi elektriği ile kendisini ısıtıyor. Masaj çeşitleri de oldukça farklı ve agresif. En güzel yanı da suyunu yalnızca 4 ayda bir boşaltıyor oluşunuz. AquaFinesse adında özel bir solisyon var, eğer jakuzideki suyun hacmine oranla doğru ölçüde eklerseniz, 4 ay boyunca istediğiniz kadar ölçüm yapın tüm değerler olması gerektiği gibi çıkıyor.
Yalnızca 4 ayda bir su değişimi yapıyorsunuz ki bu da inanılmaz bir su tasarrufu demek.
Proje tamamlandıktan sonra havuzların bakımıyla da ARITES mi ilgileniyor peki?
ARITES ile anlaşmamız yalnızca inşaat üzerine oluyor ama ilk 18 ay boyunca, yani geçici kabul ve kesin kabul süreçlerinde de bakım ve arızalarından sorumlu oluyorlar. Yalnız biz Hidayet beyle çok eskiden beri birlikte çalışıyoruz, sağolsunlar bu konularda işin hiç üçüne beşine bakmazlar, benim oturduğum sitede örneğin 5 yıl oldu, hâlâ her yıl gelip her şeyini kontrol edecek kadar sahip çıkarlar yaptıkları işe. Resmiyete bakarsanız 18 ay tabi sorumlulukları.
ARITES’le çalışmanın güzel yani gözünüzün hiç arkada kalmaması. Örneğin biz Hidayet beyin getirdiği Hayward motorlarını kullandık hep, ben hiçbir sorunda Hayward’ı aramak zorunda kalmadım, her zaman Hidayet bey kendisi ilgilendi. Daha önce başka bir firmayla çalışmıştık, bir aydınlatma armatöründe sorun çıktığı zaman, onların kendi garanti kapsamında deyip beni firmaya yönlendirmişlerdi. Hidayet bey ise size hangi malzemeyi sağlıyorsa onun sahibi gibi sorumluluğunu alır.
Bir cevap yazın