Hasan Tahsin Dedeoğlu İnşaat, Tesisat, Taahhüt San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin tescilli markası Olimpik Havuzculuk, 1987 yılından bu yana mimari tasarımı, statik ve elektromekanik özellikleriyle fark yaratan havuzlar inşa ediyor. Uzmanlık alanlarından biri ise devasa büyüklükteki Yapay dalga havuzları… Bir makine mühendisi olan Hasan Tahsin Dedeoğlu ile yapay dalga havuzlarını, havuz dezenfeksiyonunda kullanılan güncel teknolojileri ve havuzculuk sektörünün Türkiye’deki gelişimini konuştuk.
Olimpik Havuzculuk olarak, sektördeki yolculuğunuzun başladığı ilk günden bu yana kişiye özel, sportif, ticari, tatil köyü havuzları, süs havuzları, kaydırak havuzları, şelaleler ve kapalı yüzme havuzlarında, sektöre çözümler sunuyorsunuz. Çözüm sunmaya başladığınız ilk günden bugüne uzanan süreçte, ülkemiz havuzculuk sektöründe ihtiyaçlar nasıl gelişimler gösterdi?
Olimpik Havuzculuk bir marka. Faaliyetlerimizi, Hasan Tahsin Dedeoğlu İnşaat Tesisat Taahhüt Sanayi ve Ltd. Şti. olarak sürdürüyoruz. 33 senedir bu sektörün içindeyiz. Kendimizi projeci ve havuz yapımcı olarak tarif ederiz. Bünyemizde malzeme satışı yok. Mekanik malzemeleri iç piyasadan alıyoruz. İnşaat alanında da kendi ekiplerimiz, izolasyon ve iç kaplama malzemelerimiz var.
Bugüne kadar iki binden fazla havuz yaptık. Türkiye geliştikçe havuzculuk sektörü gelişti. Güney Antalya Projesi ve diğer tatil beldelerinin gelişmesiyle sektör bambaşka bir konuma geçti. Belirli bir kesimin apartmanlardan yeşil bir doğaya gitme isteği, karayollarının bazı banliyöleri yaklaştırması da bu gelişimlerde etkili oldu. Bundan 25 sene evvel Kemerburgaz’ın ismini duymazken, Polonezköy’den hiç konuşulmazken, bugün hepsine karayollarıyla yakınlaşmış olduk. Havuz sektörü de bu şekilde dağıldı. Ayrıca ülkemizin spor alanında ileri gitmesiyle, sportif yüzme havuzlarının artması, turizm yatırımlarının hayata geçmesi de sektörün büyümesindeki belirgin etkenler oldu.
Havuz projelerinin hazırlanması, bahçe peyzaj düzenlemeleri ile birlikte anahtar teslimi, yüzme havuzu imalatları ve havuz bakım çalışmalarını başarı ile gerçekleştiriyorsunuz. Bir havuzu projelendirirken, mimari, statik ve elektromekanik ile ilgili dikkat edilmesi gereken kriterler ile ilgili nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
Sosyal tesis ve kişiye özel villa havuzlarının su kodlarını 1.40 metreden daha derin yapmamaya çalışıyoruz. Bu çabamızın ilk sebebi konfor şartı. Çünkü havuzun içindeki en önemli aktivasyon yüzmek değil, yürümektir. Suyun içinde ağırlığınızın 10’da 1’ini hissedersiniz. Suyun direncinden dolayı, en büyük kas terapisi suyun içinde hareket etmek, yüzmek, yürümektir. Ancak, bugün 1.40 metreden daha derin havuzda ayağınız yere basmaz. Top oynayamak gibi etkinlikleri suyun içinde yapamazsınız. Ayrıca, çok iyi yüzme bilseniz bile suyun içindeyken başınıza gelecek bir kaza, kramp, burkulma, fenalık geçirme gibi durumlarda 1.40 metreden daha derin havuzlarda hayati tehlikeyle karşı karşıya gelebilirsiniz. Bu nedenlerden dolayı derinliği 1.40 metreyi geçmeyen havuzlar yapıyoruz. Dünya trendi de bu şekilde.
Havuzlarda derinliğe ek olarak zemin de çok önemli. Kötü zeminde iyi havuz olmaz. Türkiye bir deprem ülkesi. Dolayısıyla zemin sağlam değilse ona göre önlem alınması gerekir. Havuz, bir tekniğe göre yapılmalı. Bizde maalesef boş bulunan her yere havuz inşa ediliyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Zemin kötüyse, zemin etütleri yapılmalı. Havuz inşasından önce, bu etütler ışığında belirli zemin iyileştirme çalışmaları yapılmalı.
Peki, bahçe peyzaj düzenlemelerinde havuzun önemi sizce nedir? Özellikle AVM, park, meydanlar gibi halkın kullanımına açık alanlarda inşa edilen havuzlar sizce kentlerin markalaşmasına katkı sağlar mı? Bu tür havuzlarda gerekli güvenlik önlemlerinin sağlanması için nelere dikkat edilmeli?
Su mutluluktur. Hayattır. Su içmeden kaç gün yaşayabiliriz? Bazen sadece suya bakmak bile bizi mutlu eder. Yaptığımız villa komplekslerinde kişinin özel olarak kullandığı havuzları, bahçenin bir su ögesi, su peyzajı, su güzelliği olarak inşa ediyoruz. Zaten, İstanbul çevresinde havuz mevsimi 3 buçuk ayı geçmez. Bodrum’da 6 aya yayılır. Havuz mevsimi dışında kalan zamanlarda aydınlatmaları aktif hale getirip, o güzel suyu görmek mutluluk verir.
Su bize Tanrı’nın verdiği bir lütuf. Havuz suyunda ilk üreyen mikroorganizma yosundur. Yosun olduktan sonra içinde kolibasili, dizanteri gibi başka mikroorganizma da olabilir ve su yeşil bir hal alır. Onun için biz hep mavi su severiz. Masmavi deniz severiz. Tanrı’nın bize denizlerde doğal olarak sunduğu doğal dengeyi bizler havuzlarda suni bir şekilde yaratıyoruz. Yaptığımız şey, dezenfeksiyon ve filtrasyon. Hepsi bu…
Dezenfeksiyon demek; mikroorganizmaları öldürmek demek. Mikroorganizmaların üremesini önlemek için öldürmemiz gerekiyor. Bu noktada aktif klor çok üstün bir dezenfektandır. Klor mikroorganizmaları dakika bazında yok eder. Ancak PH seviyesi yüksek ya da düşük bir suda klor etkisini gösteremez. Suyun PH’ı 7.2- 7.6 arasında tutulmalı. Çünkü vücudumuz bu aralığa uygun. Biz bazik varlıklarız. Terliyoruz ve suya terli girdiğimizde, suyun PH seviyesini yükseltiyoruz. PH seviyesi yüksek ya da düşük bir suda klor etkisini göstermediğinde devreye ozon sistemi girer. Ozon, su kalitesini yükseltir. Kolibasillerini, virüsleri yok eder. En önemlisi de bağlı klorü sıfıra indirir ve oksidasyon yapar. Bunun önemi, doğru kullanılmadığında bağlı klorun insan sağlığı üzerinde neden olacağı olumsuz etkileri göz önünde bulundurduğumuzda ortaya çıkacaktır.
Havuz dezenfeksiyonu için elektrofizik gibi başka sistemler de var. Bu sistem, nötr olmayan airobik bakterileri, gümüş ve bakır elektron bombardımanıyla yok ediyor. Değişik bir sistemdir. Bir dönem çok kullanılsa da şimdi sık kullanılmıyor. Tuzdan klor da şimdi çok tercih edilen bir teknoloji. Sodyum klorür içindeki klor ve sodyum ayrıştırılıyor. Sodyum atılırken, klor da havuza veriliyor bu sistemde. Klor, burada saftır. Hazır aldığınız saf klorun içerisinde başka ajanlar da var. Üst düzey havuzlarda su kalitesini artırmak için kullanılan yöntemler bunlar. Dezenfeksiyonun ardından ölü mikroorganizmaların sudan uzaklaştırılması için yapılan işlem de filtrasyondur. Havuzun suyu ne kadar güzel olursa olsun, üzerinde yüzen iki böcek görülürse, kimse o havuza girmez.
Türkiye’de ve dünyada gelişen teknolojiler, su söz konusu olduğunda bize doğanın bile sağlayamadığı imkanlar sunuyor. Örneğin, yapay dalga havuzları… Sporculara antrenman için sağladığı olanakların yanında, interaktif bir eğlence alanı da olan yapay dalga havuzları ile ilgili ihtiyaçlara çözüm sunduğunuz projeler var mıdır?
En büyük yapay dalağa havuzları Antalya civarındadır. Bu havuzlar görsel olarak çok büyüktür. İnsanların gözünü doyuruyor. Bin 500 kişilik tatil köyüne 3 bin 500 metrekare havuz alanı lazım. Bir tane değil, 4-5 parça olur. İyi bir yerde kişi başı 2 metrekareyle 3 metrekare arasında su sathı lazım. Bunun için de iki misli güneşlenme platformu gerekli.
Yapay dalga havuzlarının çalışma prensipleri nelerdir? Buna ek olarak, bu tür havuzların kullanımından önce bireysel olarak alınması gereken önlemler var mı? Sıradan bir yüzme havuzu için gerekli olan bakım uygulamaları, yapay dalga havuzlarında farklılık gösteriyor mu?
Minimum dört kompartıman yaparsınız, ayrı ayrı haznelere çok yüksek basınçlı mikroprosesörlü basıncı verirsiniz. Her hazne için pistonun açık -kapalı zamanlarını ayarlayıp, haznenin içindeki havayı suyla buluşturursunuz. Prensip; dalga kompartımanlarına çok basınçlı havayı verip, suyun dalga şeklinde gidip geri dönmesi. Normal yüzme havuzlarıyla dalga havuzlarının bakımları arasında hiçbir fark yok. Dalga havuzlarında en büyük derdimiz, dalga eğimli geldiği için havuzdaki insanlarının ayağının kaymasına neden olabilmesidir. Onun için de halı kaplama gibi uygun malzemelerimiz var. Havuzun içerisinde derz görmezsiniz. Dalga havuzu her yerde yapılmaz. Büyük tatil köylerine yapılır. Eğlence havuzudur. Ayrıca gemi adamı eğitim havuzlarıdır.
Yapay dalga havuzları, animasyon havuzları gibi “hareketli” havuzların kendisinden beklenen performansı gösterebilmesi için tasarım, teknik, ürün gibi olguların yanı sıra birtakım yazılımların gerekliliği de söz konusu. Yaşadığımız teknoloji çağında bu tür yazılımların ülkemizde yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Eğer düşünmüyorsanız bu tür hizmetleri nereden ithal ediyorsunuz?
Bahsettiğiniz yazılımlar, çok basit yazılımlardır. Bu yazılımlar, mikroprosesörlü yazılımlardır. Bizim havuz sistemleri, bina otomasyonu alanına giriyor. Oysa hiçbir zaman havuzun mekanik sistemini binanın otomasyonuna bağlamak istemeyiz. Mekanik olarak havuzu çalıştırdığınız zaman sesini duymanız lazım. Havuza 5 duyuyla bakmak lazım. Göreceksiniz, koklayacaksınız, dokunacaksınız, duyacaksınız…
Bakımlı bir havuz için operatörün önemi nedir?
Türkiye’de 15 sene önce 150 bin havuz varsa şimdi 400 bin havuz var. Bu rakamlara rağmen biz hala çok gerideyiz. Fransa’da 1 buçuk milyon filtrasyonlu havuz var. Amerika’da 85 milyon. Her havuza bir bakıcı lazım. Bir şoför olmadan, bir araba kullanılamayacağı gibi, 100 bin havuz için 100 bin operatör gerektirir. Havuz bakımı, işinin ustası olmayan insanlar tarafından bilinçsizce yapılıyor. UHE olarak bu konuda çalışmalar da planladık. Pek çok projede havuz en sona bırakılır ve o aşamaya kadar da para biter. Dolayısıyla havuzda en ekonomik çözümlere gidilir.
Sağlık ve konfor şartları yüksek havuzlarda ekipmanların seçimi, kurulumu ve onarımı; dezenfeksiyonu gibi konularda UHE (Ulusal Havuz Enstitüsü) ve TSE (Türk Standartları Enstitüsü) gibi sektöre yön veren oluşumlar tarafından belirlenen standartlar, bu standartların getirdiği kurallara uyum ve standartlara uygunluğun denetimleri noktasında ne durumdayız? UHE kurucu üyesi olan, 6 sene yönetim kurulunda görev alan ve 2 sene UHE başkanlığı görevini yürütmüş bir duayen olarak, UHE’den beklentileriniz nelerdir?
Maalesef fazla bir beklentimiz yok. Çünkü beklentiler gerçekleşemedi. Bir de havuz sektöründe faaliyet gösteren çoğu esnaf, UHE’den çıkar bekler oldu. UHE bir dernek. Eğitim vermek, sektörü ayakta tutmak için burada. Dernekten bir beklenti olmamalı. Derneğe destek olunmalı. Biz bu derneği sektörü korumak için kurduk. Sektörde gençler de az. Biz kendi jenerasyonumuzdan arkadaşlarımızla çok iyi eğitim çalışmaları yapmıştık. Ama şu an o çalışmaları yapacağımız nitelikli, ilgili, meraklı genç nüfusa havuz sektörü içerisinde sahip değiliz.
Pandemi sürecinde genelde ülke ekonomisi, özelde havuz sektörünün ticari akışı ile ilgili nasıl bir değerlendirme yaparsınız? Bununla birlikte, bundan sonraki süreç için ön görülerinizi, Olimpik Havuzculuk olarak hedeflerinizi bizlerle paylaşır mısınız?
Pandemi sürecinden dünya da etkilendi, Türkiye de… İnsanlar apartman dairelerinde sıkıştı kaldı. Bu koşullar onları, dışarı çıkıp nefes alabileceği, bahçeli konutlara yönlendirdi. Dolayısıyla, pandeminin en çok yaradığı sektörlerden biri de villa oldu. Elde olan villaların çoğu satıldı. Peyzaj ve havuz çalışmalarında pandeminin olumlu bir etkisi söz konusu oldu. Çok fazla havuz talebi ile karşılaşıyoruz bu dönemde. Ancak pandemiden dolayı yaşanan daralma sonucunda doların ve Euro’nun yükselmesiyle mal ve hizmetler de pahalandı. Havuz sektörü pandemiden dolayı birkaç sene daha özellikle villa havuzları gibi özel havuzlarda çok fazla iş yapar. Ama bir yerde de ekonomik durumlar devreye giriyor. İşleri batan, durgunlaşan çok olmasına rağmen havuz, villa ve peyzaj sektörüne yine de artı getirdi. Şu anki potansiyel, proje bazında oldukça fazla.
Son olarak eklemek istediğiniz var mı?
Su dünyanın en güzel, aynı zamanda en nankör şeylerinden biri… Susuz hayat yok. Ama su ile ilgili ucuz iş de yok. Su intikamını anında alır. Ya çatıdan, ya dereden, ya tuvaletten, ya havuzdan… Su kaçağı berbat bir şeydir. Su, iğne deliğinden geçer.
Bir cevap yazın