Ülkemizde havuz sektörü; Üretim, taahhüt ve hizmet alanında teknik olarak gelişmiş olmasına rağmen, ilgili Devlet kurumları ve Sektör derneği bu alanı yeterince düzenleyememiş firmalarımızın standartlara ve etik kurallara uygun davranmasını sağlayamamış, toplum sağlığını ve ülke ekonomisini olumsuz etkileyen haksız rekabetin yaygınlaşmasına engel olamamıştır.
Havuzların tasarımında izlenecek yol, yöntem ve süreç;
Havuz tasarımından önce, ihtiyacın ve ihtiyaca uygun kapasitenin belirlenmesi gerekiyor Özel havuzlarda ihtiyaç yatırımcı veya müşteri tarafından belirlenir (Aile havuzları villa veya tek konut da yapılacak, açık kapalı havuzlar)
Genel kullanıma açık havuzlarda ise ihtiyaç ve ihtiyaca uygun kapasite, kişiler, Yerel yönetimler, ilgili Bakanlık birimleri, yüzme sporları ile ilgili Federasyonlar tarafından belirlenir. (Açık veya kapalı genel kullanıma açık havuzların; Spor Kompleksleri içindeki her türlü havuzlar, Site ve apartman havuzları, Aquapark havuzları, Dalga, Sörf havuzları ve özel amaçlı terapi, tedavi havuzları olarak sıralayabiliriz.)
Genel kullanıma açık yüzme havuzlarda ihtiyaç ve ihtiyaca uygun kapasite belirlendikten sonra, havuzların tasarımını ilgili standartlara uygun olarak, konusunda uzman Mimarlık disiplinleri ile Mühendislik disiplinleri birlikte gerçekleştirirler.
Projelerin tasarımında, günümüz dünyasında ve enerji kaynakları ithalata dayalı ülkemizde küresel iklim değişimi de dikkate alınarak, en az su kullanımı ve enerji tasarrufu sağlayacak teknik uygulamaların seçilmesine dikkat edilmelidir.
Standartlar neden gereklidir ve sektörü nasıl ileri taşır?
Standartlar ürün ve hizmet kalitesini belirleyerek insan sağlığını koruyan, insanlara güvenli bir ortam sunan, ülke ekonomisine katkı sağlayan, teknolojik gelişmelere ve ihtiyaçlara uygun üretilen, Meslek odaları ve sektör dernekleri gibi üretici örgütleri ile ilgili devlet kurumlarının ortaklaşa hazırladığı, uygulaması bazen tavsiye edilen zorunlu yasa ve yönetmeliklerdir.
Standartların uygulanması öncelikle tasarım ve projelendirme aşamasında devreye girer. Bir sonraki adımda, standartlara uygun malzeme ve ekipmanlar sağlanıp, yine standartlara uygun olarak tesisin montajı yapılır. Tesisin işletmesinin de standartlara uygun olarak yapılması gerekir.
Bu uygulama tüm tesisler için geçerlidir. Yüzme havuzlarını ele aldığımızda yukarda tanımını yaptığımız tüm uygulamalar yerine getirildiğinde, havuz suyu hijyen ve içilebilir nitelikte olacaktır.
Avrupa Birliği ile ülkemiz arasındaki müzakere süreci kapsamında diğer sektörlerde olduğu gibi havuz sektöründe de bazı gelişmeler olmuştur. Bu kapsamda AB Standartları ulusal standartlarımıza uyarlanmıştır. Şu anda havuz sektöründe güvenlik ve sağlıkla ilgili yürürlükte olan on beşe yakın standart bulunmaktadır, bunlara örnek olarak TS EN 13451-1 ve TS EN 60598-1 standartları verilebilir.
Yüzme havuzlarının filtrasyon tesisatı projelendirilmesinde ve yapımında, ayrıca yüzme havuzlarının işletilmesinde güncel olarak TS 13661,UHE 4, DIN 19605/19643 ve FINA Standartları uygulanmaktadır. Bu standartların uygulanması zorunludur, ancak ülkemizde tasarım, projelendirme, yapım ve işletme süreçlerinde yeterli denetimler yapılmadığından, standartlara uygun iş yapmak firmaların etik anlayışına veya bazı özel yatırımcıların taleplerine göre gerçekleşmektedir.
Ülkemizde kamu kurum ve kuruluşları ile özel yatırımcıların ihale şartnamelerinde, ilgili standartlara uygunluk koşulu aranır. Buna rağmen yeterli denetim yapılmadığından, çoğu zaman standartlara uyulmadığını görmekteyiz.
Standartlar en temelde insan sağlığı ve güvenliğini korumak, üreticinin kaliteli ürünleri düşük maliyetlerle üretmesini sağlamak ve ülke ekonomisine katkıda bulunmak için gereklidir. Standartlar, insan sağlığı ve güvenliği bakımından sakıncalar yaratabilecek hususları engeller, insan sağlığına zararlı ürünlerin piyasada bulunması endişesini ortadan kaldırır. Ayrıca tüketiciye karşılaştırma ve seçme kolaylığı sağlar, dolayısıyla ürün seçimini kolaylaştırır. Standartlara uygun üretilen ürünler, alıcının fiyat ve kalite yönünden aldanmasını önleyerek daha güvenli bir ortam sağlar.
Standartlar üretici ve taahhütçü firmaların maliyetlerini azaltır, ürün ve hizmetlerin kalitesini arttırır. Üreticinin ve uygulayıcının rekabet gücünü arttırarak, dış satım yolu ile ülke ekonomisine katkı sağlar.
Standartlar konusunda sektör derneklerine düşen sorumluluklar:
Sosyal devletler, vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını sağlık koşullarına uygun olarak sağlamakla yükümlüdür. Bireylerin günlük yaşamlarında tükettiği gıdadan giydikleri kıyafetlere, kullandıkları teknik ekipmanlara, katıldıkları aktivitelere kadar her şeyin asgari sağlık ve güvenlik koşullarına uygun olması için düzenlemeler yapar.
Standartlar; bilimsel, teknolojik ve sosyal gelişmelere bağlı olarak zaman zaman düzenlenir ve bu şekilde yürürlüğe konur. Standartlar oluştururken sektörel derneklerin, Meslek odalarının ve buna benzer yapıların görüşleri alınır, bu görüşler belli bir düzenlemeye tabii tutulur ve kullanıma sunulur.
Bu süreçte sektör dernekleri ve benzer kuruluşlar çeşitli teknik çalışmalar yaparak alanındaki ihtiyaçları belirler, sektör dernekleri daha sonra ilgili devlet kurumlarına başvurarak, ihtiyaç duyulan standartların hazırlanması veya yenilenmesi ile ilgili çalışma yapıp taslak olarak sunar.
1995 yılında Ulusal Havuz Enstitüsü (UHE) Yüzme havuzları ile ilgili Standart çalışması yapıp ilgili devlet birimi Türk Standartları Enstitüsü’ne başvurmuş ve ortak çalışma sonucu TS 11899 ulusal standardı yürürlüğe konulmuştur. AB ile yapılan müzakere sürecinde TSE yeni standart diye sektörümüz ile ilgisi olmayan bir metni yeni standardı diye yayınlamıştır. UHE bu yanlışlığın farkına vararak TSE’yi bilgilendirmiş ve yapılan ortak çalışmalar sonucunda bu alanda yeni bir standart olan TS 13661’in oluşturulup yürürlüğe konulması sağlanmıştır.
Sektörel dernekleri üyelerinin sağlıklı bir iş ortamında faaliyet göstermesi, güvenli bir şekilde iş yapabilmesi ve üyelerin aralarında olabilecek herhangi bir haksız rekabetin önlenmesi için çeşitli çalışmalar yapar. Teknik yayınlar hazırlayarak, uygulamaya yönelik kurslar ve eğitimler düzenleyerek üyelerini bilgilendirir. Bu çalışmalar teknolojik gelişmeler ışığında ilerlemeli, dernekler edindiği bilgileri üyeleriyle düzenli aralıklarla paylaşmalıdır.
Sektör dernekleri yasa ve yönetmeliklerdeki değişiklikleri takip ederek bu konudaki düzenlemelerden üyelerini haberdar eder ve uygulamaya yönelik çalışmalar yapar.
Daha önce bahsettiğimiz gibi sektörümüzde uygulanması zorunlu olan standartlar olmasına rağmen ilgili devlet kurumları tarafından yeterli denetlenmeler yapılmadığı için halkımızın sağlığı ve güvenliği riske edilmektedir.
Standartların uygulanması ile ilgili devlet kurumları ve yerel yönetimler sorumlu olmakla birlikte, sektör derneklerine de önemli sorumluluklar düşmektedir. Bilindiği üzere UHE dernek tüzüğüne göre, üye olmak üzere müracaat eden firmalara veya kişilere ilgili standartlara uyacağını belirten bir taahhütname imzalatılıyor.
Sektörde ekipman ve malzeme üreten, taahhüt yaparak hizmet veren firmalar sadece ülke içinde iş yapmıyor, bu firmalar neredeyse tüm dünyada faaliyet gösteriyor. Bu açıdan baktığımızda ulusal standartlarımızın dışında, iş yaptığımız ve yapma potansiyelimizin olabileceği ülkelerin standartlarını, iş yasalarını, gümrük ve vergi uygulamalarını da bilmemiz gerekiyor. Bu konularda da sektör derneğimizin üyelerini bilgilendirecek çalışmalar yapmalıdır.
Ülkemiz ekonomisinin içinde bulunduğu yapısal krizin etkilerini bugün yoğun olarak yaşıyoruz, bu etkilerin ne kadar süreceği henüz belli olmamakla birlikte sektör derneğinin girişimi ile yurtdışı pazarların geliştirilmesi sağlanabilir.
Ülkemizde yerli üretim ve yerli üretimin önemi
Ülkemizde üretilen havuz malzemeleri ve ekipmanlarıyla ilgili büyüklük, kapasite ve uluslararası rekabet edebilirliği açısından somut bir değerlendirme yapamıyoruz. Çünkü şu an için yıllara bağlı ve günümüzü gösteren istatistiksel bir veri maalesef elimizde bulunmamaktadır.
35 yıldır sektörün içinde yer alan bir firmanın temsilcisi olarak gördüğüm kadarıyla şunu söyleyebilirim ki, ülkemizde farklı büyüklüklerde olan birkaç firma, yurtiçine ve yurtdışına yönelik üretim yapıyor. Bu firmalarımız aynı zamanda uluslararası pazarlarda, bazı ürün cinslerinde rekabet edebiliyor ve kendi markası ile yer bulabiliyor. Firmalar uluslararası pazarlarda kendi markası veya fason olarak ürettikleri mallar ile yer bulduklarına göre, teknolojik olarak belli bir seviyeye ulaştığımızı söyleyebiliriz.
Firmalarımızın uluslararası pazarlarda yer alması daha çok kendi çabaları, istek ve becerileri ile olmaktadır. KOSGEB ve benzeri kuruluşlar, bu firmalara fuar organizasyonu gibi etkinliklerde katkı sağlayarak destek vermektedir. Ayrıca devletin ihracatı artırma ve yeni pazarlar bulmak adına Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile İhracatçılar Birliği gibi kuruluşlar aracılığıyla verdiği destekler de bulunmaktadır. Ancak bu desteklerden haberdar olmak ve düzenlenen yurtdışı seyahatlerine katılabilmek için sektör derneği UHE’nin öncelikle kendisi bilgi sahibi olup, daha sonra dernek üyelerini bilgilendirmesi ve organizasyon yapması önem kazanmaktadır.
Üretimin her sektörde gelişebilmesi ve rekabet edebilir olması için devlet politikalarının üretimi, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini [Ar-Ge] desteklemesi gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz ekonomik krizin nedenlerinden birisi, Pandemi koşullarının yarattığı olumsuzluklar olmasına rağmen asıl olarak yapısal problemler ve ekonomimizin üretime dayalı olmamasıdır.
Ekonominin düzene girmesi ve üretime dayalı politikaları hayata geçirebilmek için; Demokrasiye, evrensel hukukun üstünlüğünün kabul edilip uygulanmasına, adalete, liyakata, bilimsel temele dayalı eğitim düzenlemelerine, Özerk Üniversitelere, siyasi iktidarlardan bağımsız özerk kurumlara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır.
Ülkemizde havuz sektörü bir bütün olarak belirli konularda oldukça gelişmiş olmasına rağmen, bazı konularda hala iyileşmeye ve düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Üretim ve taahhüt yapan firmalarımızın etik kurallara uymaları, bilginin paylaşarak büyüyeceğini bilmeleri ve haksız rekabete girmekten kaçınmaları önemlidir ancak üyelerin bu tutumu tek başına yeterli değildir.
Sektördeki iyileşmeler ve düzenlemeler; Sektör derneğinin ilgili Devlet kurumları ile temasa geçip, ortak denetim ve kontrol mekanizmalarını oluşturarak hayata geçirilmesi ile mümkün olur.
Ayrıca unutulmamalıdır ki içinde bulunduğumuz sektör toplum sağlığını doğrudan ilgilendirmektedir ve pandemi koşullarında daha da önemli hale gelmiştir. Sektörde bulunan firmaların haksız rekabet uğruna yapacağı bazı hatalar, toplumu doğrudan etkileyeceği gibi sektörün de güvenirliğini yitirmesiyle sonuçlanabilir.
Makine Mühendisi Üzeyir Uludağ
Bir cevap yazın