Milli Yüzme Antrenörü Aybars Sawiş, Havuz&Sauna dergisinin sorularını yanıtladı. Türkiye yüzmesine başarılı sporcular yetiştiren Sawiş” Sporcularımızı uluslararası platformlarda yetiştirmek tamamen bir ekip işidir. Bu ekip içinde sporcu, antrenör, veli, yönetici ve TYF teknik ekibin iş birliği uzun vadeli bir planlamayla başarıya ulaşmaktadır. Başarı hiçbir zaman tesadüf değildir. Biz antrenörler her zaman bilgi paylaşımına açık olmak zorundayız. Her gün yeni araştırmalar yapılıyor ve yeni sistemler gelişiyor. Bu yüzden gelişime de açık olmak zorundayız” diyor.
Kısaca kendinizden ve yüzme sporundaki kariyerinizden bahseder misiniz?
8 Mart 1986 Eskişehir’de doğdum.1996-2016 yılları arasında Sarar Spor Kulübü’nde performans sporcusu olarak yüzdüm. 2004-2010 yılları içinde Anadolu Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü’nden mezun olarak 2005 yılında yüzme antrenörlük kariyerime başladım.
16 yıllık yüzme antrenörlük kariyerimde çalışmalarıma son 5 yıldır performans antrenörü olarak devam ediyorum. 5 yıl içinde 3 milli sporcu ve 5 TYF Federasyon karmasında yarışan sporcularla çalışıyorum. Bu dönemler için 41 Türkiye rekoru, EYOF (Avrupa Gençlik Olimpiyatları) 1 bronz madalya Comen, Multination Yıldızlar-Gençler müsabakalarında Şampiyona rekoru ve birçok madalya sahibi olduk.
Uluslararası platformlarda ülkemizi başarıyla temsil edecek genç yüzücülerin yetiştirilmesi noktasında sürdürülen çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda başka ne gibi önerilerde bulunursunuz?
Sporcularımızı uluslararası platformlarda yetiştirmek tamamen bir ekip işidir. Bu ekip içinde sporcu, antrenör, veli, yönetici ve TYF teknik ekibin iş birliği uzun vadeli bir planlamayla başarıya ulaşmaktadır. Başarı hiçbir zaman tesadüf değildir. Biz antrenörler her zaman bilgi paylaşımına açık olmak zorundayız. Her gün yeni araştırmalar yapılıyor ve yeni sistemler gelişiyor. Bu yüzden gelişime de açık olmak zorundayız.
Yüzme sporunu ve sporcusunu diğer spor dallarından ayıran özellikler nelerdir? Yüzücülerimiz bu spora başlarken ne gibi farkındalıklarla başlıyorlar?
Yüzme sporunu diğer spor dallarından ayıran en önemli özellik; yüzme eyleminin yer çekimine karşı, yatay düzlemde yapılması ve katı bir madde içinde hareket edilmesi. Yüzme diğer spor branşlarına göre, belli bir fiziksel özelliğe sahiptir. Suyun bir direnci vardır. Bu direnci aşmak belli motorik özellikleri gerektirir (kuvvet, sürat, dayanıklılık, esneklik). Bunun dışında yüzme sporunda su hissiyatı çok önemli bir etken. Ortalama gençler kategorisinde yarışan bir sporcu, haftada 8-10 su antrenmanı yapmaktadır. Minimum 2-3 antrenmana katılamayan bir sporcunun, antrenmanlara tekrar başladığında kaybolan su hissiyatını yakalaması 1-2 antrenman sürebiliyor.
Yüzücülerin yüzme sporuna başlarken en önemli farkındalıkları yüzmeyi öğrenmenin bir zorunluluk olmasıdır. Diğer branşlarda öncelik spor iken, yüzme için öncelik hayatta kalabilmek için yüzmeyi öğrenmektir.
“Spor Bakanlığı ve Türkiye Yüzme Federasyonu’nun ortaklaşa yürüttüğü SEM (Sporcu Eğitim Merkezi ) ve TOHM (Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi) projeleriyle uzun vadeli sporcu yetiştirerek ve olimpiyatlara sporcu hazırlayarak Türkiye yüzmesine katkı sağlamaktadır”
Türkiye, yüzme sporunun gelişmesi açısından nasıl bir potansiyele sahip? Bu potansiyelin iyi değerlendirilmesi için neler yapılabilir?
Ülkemizde genç nüfusun fazla olması ve ailelerin bilinçli olarak çocuklarını daha erken yaşta jimnastik, atletizm ve yüzme sporuna yönlendirmesi, motorik özellikleri daha iyi gelişmiş daha yetenekli, yüzme sporuna daha yatkın, potansiyeli olan sporculara ulaşmamıza katkı sağlamaktadır.
Spor Bakanlığı ve Türkiye Yüzme Federasyonu’nun ortaklaşa yürüttüğü SEM (Sporcu Eğitim Merkezi ) ve TOHM (Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi) projeleriyle uzun vadeli sporcu yetiştirerek ve olimpiyatlara sporcu hazırlayarak Türkiye yüzmesine katkı sağlamaktadır.
Gerek antrenman gerekse uluslararası yarışlar açısından değerlendirdiğimizde ülkemizdeki yüzme havuzlarını nasıl buluyorsunuz?
Son 6-7 yıldır bakanlığımız hemen hemen her şehrimize olimpik havuzlar yapmaktadır. Bu yıl kendi şehrim Eskişehir’e 50M 10 kulvarlı olimpik havuz, 25M 6 kulvarlı havuz ve 15M çırpınma havuzu olan Avrupa standartlarında havuz yapıldı. Birçok ilimizde bu projelerin inşaatı devam etmektedir.
Birçok kez Avrupa Şampiyonası ve Dünya Şampiyonası yarışmalarına gitme fırsatı buldum. Bu yüzden rahatlıkla söyleyebilirim ki son 5 yıldan bu yana ülkemizde yapılan uluslararası yarışmalarımızda, Avrupa ve Dünya Şampiyonası düzeyinde organizasyonlar yapılmaktadır.
“Türkiye yüzme ailesi daha büyük başarılar için el birliği ile çalışmakta…”
Son yıllarda Türk yüzücülerin uluslararası müsabakalarda elde ettiği başarılar Türkiye yüzmesini nasıl etkiledi?
Yıldızlar, Gençler ve Büyükler Milli Takım kategorilerinde hem bireysel hem de takım halinde alınan başarılar, hatta bunların yanında Avrupa Rekoru ve Dünya Gençler Rekoru, ülkemizde genç yüzücülerimiz, antrenörlerimiz, velilerimiz ve Türk yüzmesi için bir ışık oldu. Türkiye yüzme ailesi daha büyük başarılar için el birliği ile çalışmakta…
Ailelerin yüzme sporuna bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda ailelere neler söylemek istersiniz?
Ailenin çocuğunun sosyalleşme üzerindeki etkisi, çocuğun spor aktivitelerine katılıp katılmayacağını ve katılıyorsa da ne şekilde katılacağını belirlemektedir. Ailelerin bu konudaki yaklaşımı, çocukların bu aktivitelere katılıp katılmamaları noktasında en belirleyici unsurdur. Ailelerin sporla ilgili olması çocuğun spora katılımında hatta sporun toplumun çoğunluğunca yapılmasında olumlu bir etkendir. Aileler tarafından spora pozitif değer biçme, nesiller arasında spora ilgiyi artırır.
Aileler de spora katılıyor ya da geçmişte sporla ilgilenmişse,aileler spor yapmaya devam ediyor ya da düzenli olarak televizyonda spor programlarını seyrediyorlarsa, aileler çocuklarını sporda başarılı olmalarını ümit ediyorlarsa ya da amaçlıyorlarsa, aileler çocuklarını spora aktif katılım için cesaretlendiriyorsa ve spor aile içinde genel bir konuysa, çocuklar sporla daha fazla ilgilenir ve katılımda bulunabilir.
Ailelere önerim, sporu çocuğun severek yapmasını sağlamalarıdır. Çocukların bu sporu neden yaptığını bilerek yola çıkması gerekiyor. Unutmayalım çocuklarınız yüzücü olurken sizler de yüzücü annesi ve yüzücü babası oluyorsunuz.
“Uzun bir hazırlık dönemiz oluyor. Biz antrenörler her zaman mükemmeliyetçi, olduğumuzdan her antrenmanın verimli geçmesini istiyoruz”
Milli Yüzücümüz Sudem Denizli’nin başarısında katkınız büyük. Sudem’in yarışlara hazırlanma sürecini nasıl yönetiyorsunuz? Bu süreçte en keyif aldığınız ve en çok zorlandığınız şeyler nedir?
2010 yılından bu yana Sudem ile antrenmanlarımıza devam ediyoruz. Bu süre içinde her yıl üstüne koyarak artan bir antrenman tempomuz var. Şu an Haftada 9 su antrenmanı 5 kara antrenmanı yaparak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Her zaman yıllık, aylık, haftalık ve günlük plan içinde çalışıyoruz. Çünkü zamanla yarışıyoruz. Kısaca bir günümüzden bahsedeyim; sabah 05:00-07:00 arası yüzme antrenmanı, 8:00-16:00 okul, 17:00 -17:45 kara çalışması ve 18:00-20:00 yüzme antrenmanı…
Uzun bir hazırlık dönemiz oluyor. Biz antrenörler her zaman mükemmeliyetçi, olduğumuzdan her antrenmanın verimli geçmesini istiyoruz. Sudem bazen fiziksel bazen mental olarak yorgun geldiğinde antrenman yaptırmak en çok zorlandığım an oluyor. Sudem ile yaptığım çalışmalarda tek hedefimiz 2024 olimpiyatlarına katılabilmek… çalışmalarımız hep bu yönde olduğundan hedeflediğimiz tempoların gelmesi en keyif aldığım an oluyor.
Antrenörlüğünü yaptığınız sporcunun yarıştan dereceyle çıkması neler hissettiriyor?
Yarışmalara hazırlanırken hepimiz zor bir süreçten geçiyoruz. Tek hedefimiz planladığımız doğrultuda başarıya ulaşmak. Sporcularım hedeflediğimiz derece ile sudan çıktığında savaştan çıkmış bir asker gibi kendimi gururlu ve mutlu hissediyorum.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Sevgi ve saygı çerçevesinde yapılan her iş mutlaka zamanı geldiğinde başarıya ulaşacaktır. Bizlere değer katarak derginizde yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
Bir cevap yazın