ŞİFALI SICAK SULAR
DOĞAYLA GELEN SAĞLIK
Sıcak Su Terapisi, pek çok sağlık merkezinde yaygın olarak kullanılıyor. Şifalı sıcak sular, eklem rahatsızlıklarını giderme, uyku kalitesini artırma ve kas gevşemesi gibi konularda faydalı olduğunu gösteren ciddi araştırmalar var.
[one_half][/one_half]
Güncel araştırmalar işi bir adım ileri taşıyarak ılık ve nötr suda vakit geçirip egzersiz yapmanın vücudumuzu nasıl etkilediğine daha yakından bakıyor. Araştırmacılar yeni tedavi yaklaşımları geliştirmek üzere beyin yaralanmaları ve travma sonrası stres bozukluğundan bilişsel işlev ve diyabete bir dizi koşul üzerinde araştırmalar yürütüyor. Washington State Üniversitesi’ndeki Ulusal Su ve Spor Tıbbı Enstitüsü müdürü Dr. Bruce Becker, “Suya dalmanın muazzam etkileri vardır ve bu tüm vücut sistemimizi fiilen etkiler,” diyor.
Dr. Becker’ın araştırmaları, sıcak suya girmenin istem dışı çalışan sinir sistemini dengeleme üzerindeki etkisini anlamaya yardımcı olmuştur. İstem dışı çalışan otonom sinir sistemi, bireylerin ortam şartlarındaki değişimlere uyum sağlamalarını kolaylaştırmakta ve kalp ritmi, sindirim ve soluk alıp verme gibi hayati fonksiyonlarını düzenlemektedir. Normalde vücudu gerilime hazırlayan sempatik sinir sistemi ve sakinliği tetikleyen parasempatik sinir sistemi süreğen bir denge arayışı içindedir. İşte bu noktada, sıcak suyun etkisi önem kazanır.
Yapılan çalışmaya, lise çağındaki 16 birey ve yaşları 45 ila 64 arasında değişen 16 yetişkin katılmış. Katılımcılar, önce 12 dakika boyunca soğuk suda bekledikten sonra 34,5 santigratta, yani nötr sıcaklıktaki suda bir dinlenme dönemi geçirip, daha sonra ise 12 dakika boyunca 38,2 santigrattaki suda olmak üzere toplamda 24 dakikalık küvet seanslarına tabi tutulmuşlardır.
Becker “10 dakikanın üzerindeki sürelerde anlamlı istem dışı sinir sistemi yanıtları almaya başlarsınız,” diyor ve ekliyor: “Rahatlamaya başladığınızı hissedersiniz ve rahatlama hissinin süresi giderek daha fazla olur. 38,2 santigradın seçilmesinin sebebi insanların kendilerini rahat hissederek tolare edebildikleri en yüksek sıcaklığın bu olmasıydı.”
Araştırma ekibi, bu çalışmada kalp hızındaki değişimlere bakarak sinir sisteminin tepkilerini ölçmek için bir algoritma kullandılar. Becker, “Bulgularımız, sempatik sinir sisteminin özellikle sıcak su seansında etkisini yitirdiğini gösterdi” diyor. “Soğuk su seansı sempatik sinir sisteminin faaliyetini artırdı. Nötr, yani 34,5 derecedeki dinlenme dönemi sempatik sinir sistemi faaliyetinin sabitleştiği noktayı oluştururken, sıcak su ise bu etkinin düşüş gösterdiği periyot oldu.” Becker, yapılan çalışmada daha yaşlı katılımcı grubu ile genç katılımcı gruptaki gözlenen etkilerin büyüklük açısından farklı olsa da, tüm katılımcılar için aynı trendi izlediğini söylüyor. “Tüm deneklerimizde sıcak su seansıyla birlikte kan basıncında düşüş ve dolaşımda artış gözlemledik,” diyen Becker, bu alandaki çalışmalarını sürdürmeyi umuyor. Becker, çalışmalarında sempatik ve parasempatik sinir sistemi arasındaki denge durumunu yakalamak için geçen süre ve bu sürenin su sıcaklığındaki değişim ile etkilenip etkilenmeyeceği konusunda daha detaylı araştırmalar yapmak istediğini ifade ediyor.
TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) ve TRAVMATİK BEYİN YARALANMASI
ABD’nin Virgina eyaletinde faaliyet gösteren Fort Belvoir National Intrepid Center of Excellence’daki araştırmacılardan Dr. Mary Wykle, travmatik beyin yaralanması ve travma sonrası stres bozukluğu yaşayan askeri personel ile çalışarak bu bireylerin mustarip oldukları acıyı azaltacak ve dengeyi artıracak bir yöntem geliştirmeye uğraşıyor. Dr. Wykle’ın pilot çalışmasında Ai Chi adı verilen ve 32,2 santigrattaki bir havuzda 16 seans yapılan egzersizler de yer alıyor.
Wykle, “Beyin yaralanması geçiren hiçbir hasta birbirine benzemez,” diyor ve ekliyor: “Bu hastaların tümünde ortak olansa kronik ağrı, çokça yaşanan migren tipi baş ağrıları, anksiyete ve denge sorunlarıdır. Terapi, sıcak suya girmekle beraber otonom sinir sisteminin rahatlamasının yanında sakinleştirici ve yatıştırıcı egzersiz hareketlerini de içeriyor. Denge üzerinde çalışırken, hastaların yaşadıkları baş dönmesini azaltmayı, anksiyete problemlerini gidermeyi ve bilişsel seviyelerini artırmayı umuyoruz.”
Dr. Wykle şimdiden kan basıncında ve kalp ritminde düşüş ve ağrı skalasında azalma gibi umut vaat eden sonuçlar almaya başladıklarını belirtiyor. Wykle, “Hastalarımızın pek çoğu savaş veya kaçış ruh halindeler ve biz onların sakinleşebilmeleri için çaba harcıyoruz,” diyor.
Bu tarz bir terapide sıcak suya girmenin yatıştırıcı etkisi son derece önemli, zira bu çalışma grubundaki kişiler genelde yoga, tai-chi ve meditasyon gibi arazide yapılan bedensel-zihinsel egzersiz tekniklerinde sorun yaşayan kimseler. Wykle, “Oldukça gergin ve sinirli birine oturup sakinleşmesini söylediğinizde bu çok işe yaramıyor” diyor.
BİLİŞSEL İŞLEV
ABD Utah Eyalet Üniversitesi Spor Hekimliği programında klinik araştırma uzmanı ve eğitmen olan Dr. Eadric Bressel’e göre insanların suda daha akıllı olmaları da oldukça mümkün. Bressel’in çalışması suya girmenin yeni bilgi öğrenme, kritik karar verme ve hatta yaşlanma kaynaklı bilişsel gerilemenin yavaşlatılması konularında nasıl yardımcı olduğuna odaklı.
Bressel “Bu tip araştırmalar daha çok uzay yürüyüşleri esnasında kullanacakları yetenekleri derin su havuzlarında geliştiren astronotlar üzerinde yapılırdı,” diyor ve ekliyor: “Ancak özel tesislerde su yüzeyinin 5 metre altında yapılan işlemler, bir su terapisi merkezindeki kişiler üzerinde uygulanamaz.”
Kendi araştırmasını, Japonya’da göğüs hizasına gelen suda yapılan deneylerde, katılımcıların kan akışının artığını gösteren bir çalışma üzerine temellendiren Dr. Bressel, bunun performans değişimi anlamına gelip gelmeyeceğini incelemeye karar vermiş. Bressel’in son çalışması, deneklerin bir dizi harfi duydukları ve belirli bir harfin kaç kere tekrarlandığını akıllarında tutup tutamayacaklarını ölçen gönüllü bir işitsel dikkat testi. Söz konusu test bir grup denek üzerinde hem karada hem de 27,8 santigrat suda tekrarlanmış.
Bressel “Bizim önermemiz, suda denge koruma uğraşının denekler üzerinde ek bir zorluk oluşturacağı ve bu nedenle aynı anda 2 şeyi birden yapmaya çalışmanın daha fazla hata doğuracağı yönündeydi,” diyor. “Oysa bu olmadı. Testi ne kadar zorlaştırsak da denekler suda daha iyi sonuçlar elde etti.” Bressel’e göre suda daha iyi sonuç alınmasının ardında yatan neden, daha önce de bahsedilen ılık suyun rahatlatıcı etkisi ve “daha sakin hissedip daha dikkatli olmanızı” sağlaması.
Bressel ileride bu deneyden elde ettiği bulguları, felç geçiren veya omuriliği yaralanması yaşayan hastaların yeniden öğrenme süreçleri gibi bilişsel kavramayı daha ciddi anlamda test eden vakalarda kullanmayı ümit ediyor. Ayrıca bu bulgular, yaşlanmaya bağlı bilişsel gerileme üzerindeki çalışmalarda da olumlu bir etki yaratabilir.
DİYABET
Diyabet, ya da daha yaygın ismiyle şeker hastalığı, sıcak su terapisinin olumlu etkisi olabilen bir başka alan. ABD Colorado-Loveland’deki McKee Tıp Merkezi’nde çalışan Dr. Hooper ve meslektaşları, tip 2 “diabetes mellitus” teşhisi konan hastalarda fiziksel egzersizin etkin bir terapi olduğunu göz önüne alarak kendilerine şu soruyu sormuşlar: Sıcak bir su havuzunda kısmi banyo terapisi hastalarda fiziksel egzersize benzer faydalı sonuçlar doğurabilir mi? Yapılan araştırmada 6 hasta, bir spor tesisinde 3 hafta boyunca haftanın 6 günü 30 dakikalık seanslarda, omuzlarına dek gelen sıcak su terapisine maruz bırakılmış. Havuzdaki suyun sıcaklığı 37,8 ila 41 santigrat arasında tutulmuş. 10 günün sonunda hastalardan birisinin hipoglisemiyi engellemek için alması gereken insülin dozunun %18 oranında azaldığı ve ayrıca tüm deney grubunda ortalama kilo ile açlık kan şekeri değerlerinin (FPG) düştüğü gözlemlenmiş.
“Bizim bulgularımız, havuzda ve karada egzersiz yapan hastaların benzer sonuçlara ulaştıklarını gösteriyor. Çalışmanın fizyolojik sonuçlarını henüz kapsamlı bir biçimde inceleme fırsatımız olmadı ancak havuzda egzersiz yapan hastaların daha çok eğlendiklerini düşünüyorum.” Deneyin üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra havuzda egzersiz yapan katılımcıların 6’sının egzersizlerine devam ederken, karada egzersiz yapanların sadece 1’inin egzersize devam ettiği görülmüş.
Dr. Hooper, diyabet hastalarında sıcak banyo terapisi kullanımının daha detaylı bir biçimde araştırılması ve özellikle kardiyovasküler sistem, enfeksiyonlar ve ayak tabanında sinir kaybına bağlı yanık vakaları gibi durumlarda dikkatle yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Diyabetin kontrol altına alınmasında egzersizin hayati bir önemi olduğu nosyonundan yola çıkan West Virgina Üniversitesi profesörlerinden Dr. Guy Hornsby Jr. da araştırmalarını tip-2 diyabet hastalarında su terapisi üzerine yoğunlaştırmış, ancak Dr Hornsby, daha ılık suyun kullanıldığı bir çalışma gerçekleştirmiş. Hornsby’nin çalışmasında 32 katılımcı, hem suda hem de karada egzersiz yapmışlar ve çalışma grubu, katılımcıların fizyolojik görünümü ve form seviyelerindeki gelişmeleri ölçümlemiş.
Hornsby, “Bu gruptakiler, yani tip-2 diyabet hastaları genel olarak egzersizden hoşlanmayan kişiler,” diyor. “Bizim bulgularımız, havuzda ve karada egzersiz yapan hastaların benzer sonuçlara ulaştıklarını gösteriyor. Çalışmanın fizyolojik sonuçlarını henüz kapsamlı bir biçimde inceleme fırsatımız olmadı ancak havuzda egzersiz yapan hastaların daha çok eğlendiklerini düşünüyorum.” Hornsby’nin bu ifadeleri, deneyin üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra da havuzda egzersiz yapan katılımcıların 6’sının egzersizlerine devam ederken, karada egzersiz yapanların sadece 1’inin egzersize devam etmesi ile destekleniyor. Hornsby, bu konuda gelecekte yapılacak araştırmaların diyabeti kontrol altında tutma ve hastaların yaşam kalitelerini yükseltme konusunda çok daha büyük faydalar sağlayacağını düşünüyor. Sıcak su terapisinin faydaları dünyada pek çok üniversitede araştırılmaya devam ediliyor.
Bir cevap yazın