SAĞLIKLI GÜNEŞLENME İÇİN ÖNERİLER
Brozlaşma tüm dünyada ve toplumumuzda sağlıklı bir görünüm ile ilişkilendirilse de dermatologlar için bronzluğun anlamı deri hasarı! Bronzlaşma derinin kendini koruma yöntemi, yani deri ne kadar bronz ise o kadar hasar almış demek. Sağlıklı güneşlenme için yaz aylarında en az SPF (güneş koruma faktörü) 15 kullanılması önerilir. Hatta Tip I ve II için, 30 ve üzeri güneş korumalı ürünlerin kullanılması gerekir.
[dropcap]G[/dropcap]üneşin yaşamımız için yararlı etkileri olduğunu tartışamayız. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının en önemli faydalarını D vitamini sentezi, çeşitli zararlı mikroorganizmaların yok edilmesi, psikolojimiz üzerine olan pozitif etkileri olarak sayabiliriz. Dermatologlar uzun yıllardır hastalarına güneşten kaçınmalarını ya da sınırlı temasta bulunmalarını öneriyor. Çünkü solar radyasyon deri kanserlerinin, eksojen deri yaşlanmasının ve düzensiz pigmentasyonun başlıcanedeni. Dermatologların toplumu eğitme çabalarına karşı deri kanseri çok hızlı artış gösteriyor. Brozlaşma tüm dünyada ve toplumumuzda sağlıklı bir görünüm ile ilişkilendirilse de dermatologlar için bronzluğun anlamı deri hasarı! Güneşe maruz kaldığımızda deri kendini korumak için melenositlerini ve melanosit içindeki pigment hücrelerini büyüterek kendini korumaya çalışır. Sonuç olarak bronzlaşma derinin kendini koruma yöntemidir. Deri ne kadar bronz ise o kadar hasar almış demektir.
Hangi güneş ışınları bize zarar verir? Güneş ışınlarının özellikleri nelerdir?
Güneş ışınlarının önemli bir kısmı atmosferde ozon tabakası tarafından emilir. Ozon tabakası tarafından emilen güneş ışınları yeryüzüne ulaşamaz. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınları görünen ve görünmeyen ışınlar olarak ikiye ayrılır. Görünmeyen ışın spekturumu UV spekturumu olarak bilinir. Yeryüzüne ulaşan solar radyasyonun % 5’ni UV ışınları oluşturur. UV spektrumu da UVA ve UVB spekturumlarını kapsar.
UV spekturumunun %95-98’ini UVA (320-400nm) ve %2-5’ini UVB (280-320nm) oluşturmaktadır. Hem UVA hem de UVB güneş yanıkları, bronzlaşma ve deride güneş hasarı oluşturur. UVA yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının içinde 1000 kat daha fazla bulunur. UVA buluttan, camdan geçebilir deri içinde daha derinlere doğru emilerek pigment artışlarına ve bronzlaşmaya ve kronik güneş hasarlarına neden olur. UVB kronik zararlar oluşturabilmekle beraber daha çok güneşin akut etkilerinden sorumlu tutulur. Sonuç olarak güvenli güneş ışığı yoktur.
Güneşin zararlı etkileri rüzgar, su, kum, kar yansımaları ile artar. Son 20 yılda ozon tabakasının kloroflorokarbon bileşikleri ile incelmesi dünya yüzeyine ulaşan UV miktarını artırdı.
Güneş ışınlarının derideki etkileri nelerdir?
Deriye ulaşan güneş ışınlarının bir kısmı yansır bir kısmı da deri tarafından emilir ve depolanır. Depolanan güneş ışınları akut ve kronik zararlar oluşturur. Akut etkiler, güneş yanıkları ve güneş allerjileridir. Güneş allerjileri güneşe maruz kaldıktan birkaç saat ile birkaç gün içinde ortaya çıkan kızarıklık, ödem, ağrı, içi su toplayan kabarcıklar ve soyulma ile karakterizedir. Şiddetli güneş yanıklarının olduğu bölgelerde yaşamın ileri dönemlerinde özellikle melanom türü cilt kanserlerinin oluşma riski yüksektir.
Kronik etkiler, deride lekeler, çillenme, deride kalınlaşma ve kabalaşma, erken yaşlanma, ince damarların oluşması, deri esnekliğinin kaybolması ve deri kanserleridir. Güneşin deri üzerindeki kronik etkilerini fotoyaşlanma ve deri kanserleri olarak da özetleyebiliriz. Deri kanserlerinin tam oluşma mekanizması bilinmemekle beraber tüm deri kanserlerinin güneş ile ilişkili olduğu bir gerçektir. UVA ve UVB hücre içinde serbest oksijen radikalleri üreterek DNA hasarına neden olur. Özellikle açık tenli insanlarda güneş hasarının oranı çok yüksektir. ABD’de beyaz ırkta siyak ırk’a göre cilt kanserleri 15 kat daha fazla görülüyor. Cilt kanserlerinin % 80’ni kronik olarak güneşe maruz kalan lokalizasyonlardagörülür. ABD’her yıl bir milyon yeni melanom dışı deri kanseri tanısı konuluyor.
Güneş ışınlarının deride oluşturduğu etkiler deri tiplerine göre farlılık gösterir mi?
UV ışınlarının deride oluşturduğu etkiler deri tiplerine göre değişiklik gösterir. Oluşan etkiler derinin melanin miktarı ve güneşe maruz kaldıktan sonra melanin üretebilme kapasitesine göre farklılıklar gösterir. Hem akut etkiler hemde kronik etkiler açık tenli cilltlerde daha fazla olur. Standart olarak beş tip deri vardır.
Tip I deri: Kolay yanar, asla bronzlaşmaz.
Tip II deri: Genellikle yanar, seyrek olarak bronzlaşır.
Tip III deri: Hafif yanar, genellikle bronzlaşır.
Tip IV deri: Çok nadiren yanar, her zaman iyi bronzlaşır.
TiP VI deri: Asla yanmaz güneşe duyarsızdır, siyah ırk.
Güneşin zararlı etkilerinden nasıl korunmalıyız?
Güneşin akut ve kronik zararlı etkilerine maruz kalmamak için yaşamın her döneminde güneşten korunmak için bunun bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi gerekir. Çocukların, yaşlıların ve açık tenlilerin güneşten korunmak konusunda özellikle duyarlı olması gerekir. Yaşam boyu aldığımız güneş miktarının % 80’nini yaşamımızın ilk 18 yılında alır. Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde oluşan akut, ciddi güneş yanıklarının yaşamınızın ileri dönemlerinde oluşacak cilt kanserleri için önemli bir risk faktörü oluşturduğu unutulmayın. Güneşten korunma yöntemlerinin hiç biri %100 koruyucu değildir. O yüzden koruyucu önlemlerin hepsi beraber uygulayın.
- Uygun giysiler kullanın. Geniş kenarlı şapka, gözlük, sıkı dokunmuş, açık renkli giysiler…
- 11-15 gibi güneş ışınlarının yeryüzüne dik geldiği saatlerde güneş ışınlarına maruz kalmayın.
- Yaz aylarında herkes, özellikle açık tenli kişiler gün örtüsü denilen güneş koruyucu ürünleri kullanmalı.
Güneş koruyucu kremlerin özelikleri nelerdir? Bu ürünleri nasıl seçmeliyiz?
Güneş koruycular UV ışınlarını absobe etme, yansıtma ve dağıtma yolu ile deriye ulaşmasını engelleyen ilaçlardır. Güneş koruyucu kremlerin etkinliğini güneş koruma faktörü (SPF) numaraları belirler. Güneş koruma faktörü; güneş koruyucu kullanılmış bölgede kızarıklık oluşma zamanının koruyucu kullanılmamış bölgede kızarıklık oluşma zamanına oranı ile belirlenir. Güneş koruma faktörü ne kadar yüksek ise etkinlik o kadar artar. Yaz aylarında en az SPF 15 kullanılması önerilir. Hatta Tip I ve II için, 30 ve üzeri güneş korumalı ürünler kullanmak gerekir.
Güneş koruyucular etki mekanizmalarına göre 3 grupta incelenir.
- Kimyasal koruyucular: UV ışınlarını absorbe eder ve deriye girişini engellerler (PABA, PABA esterleri, sinnematlar, salisilatlar, benzofenon)
- Fiziksel koruyucular: UV ışınlarını yansıtma ve dağıtma mekanizması ile etki ederler. (çinko oksit, titanyom dioxside, kaolin) Opak odukları için kozmetik kullanımları zordur.
- Kombine koruyucular: Kimyasal ve fiziksel koruyucuların kombine edilmesi ile oluşurlar.
Güneş koruyucular tüm yaş gruplarında güvenle kullanılan ürünlerdir. 6 aydan küçük bebekler için titanyum dioxside içeren güneş koruyucular daha az tahriş yaptıkları için tercih edilmelidir.
İyi bir güneş koruyucu hangi özellikleri taşımalıdır?
- Kokusuz ve renksiz olmalı
- Suya ve terlemeye dayanıklı olmalı
- Tahriş edici özellikleri olmamalı
- UVA ve UVB ye karşı koruyucu olmalı
Güneş koruyucular güneşe çıkmadan 30 dakika önce sürülmeli, su, terleme ile etkinliğinin azalacağını düşünerek 4 saat ara ile yenilenmeli. Aksi taktirde koruyucu özelliği kalmaz.
Güneş koruyucuların yan etkileri var mı?
Güneş koruyucuların yan etkileri nadir olmakla beraber irritan kontakt dermatit, kontakt allerji, fototoksisite, fotoallerjik reaksiyonlar görülebilir.
Güneş koruyucular deri kanserini artırır mı?
Son yılarda güneş koruyucuların deri kanserlerini arttırtığına dair bir takım fikirler tartışılıyor. Bunun, güneş koruyucuların kullanılmasından çok, bu ürünleri kullananlara güneş altında kalmayı cesaretlendirmesine bağlı olduğu düşünülüyor.
Otobronzlar zararlı mı?
Otobronzlar, dihidroksiaseton içeren kozmetik ürünleridir. Derideki bazı proteinlerle birleşerek deriye bronz görüntüsü verirler. Bu ürünlerin güneşten koruma özellikleri yoktur. Ayrıca mutlaka beraberinde ilave güneş koruyucular kullanılması gerekir.
“Güneşe meyletmeye başlayana kadar vejetaryendim.” Rita RudneR Doğumdan ölüme kadar yaşamımızın ana kaynağı olan güneş hakkında ne biliyoruz?
MESAFE
Güneşe en çok kim yaklaşmıştır? Ay üzerinde yürüyen adamlar değil, kadim atalarımızdan bazıları. Yeryüzü bir elips çizerek güneşin etrafında döner, bu yüzden güneşe hep yaklaşıp uzaklaşırız. Güneşe en yakın olduğumuz konuma günberi/perihelyon denir (Yunanca peri, “civarında” ve helios, “güneş” sözcüklerinden). Diğer gezegenlerdeki yerçekimi etkisi üzerine çalışmalar, yeryüzünün yörüngesinin bir zamanlar daha da eliptik olduğunu gösteriyor; yani günberi bir zamanlar güneşe daha da yakınmış. Surrey Uydu Teknolojileri’nden Dr. Stuart Eves, 70.000 yıl önce Afrika’da modern insanların evriminden bu yana günberinin yaklaşık 5 milyon kilometre açıldığını hesaplamış. Apollo’daki astronotların dünyadan sadece 360.000 kilometre uzağa gittikleri düşünülürse adını bilmediğimiz Afrikalılar’ın 146 milyon km. ile güneşe en yakın olma rekorunu kırdıklarını söyleyebiliriz.
YÖNLER
Güneşin olduğu yerden kuzeyin ne tarafta olduğunu söyleyebilir misiniz? Yüzünüzü doğuda doğan güne çevirdiğinizde kuzey 90 derece solunuzda kalır, değil mi? Tam olarak değil. Güneş yalnızca yılda iki gün tam doğudan doğar; gece ve gündüzün eşit olduğu yaz ve kış gündönümlerinde. (Ekinoks Latince “eşit gece” demektir.) Britanya’da güneş kışın güneydoğudan doğar güneybatıdan batar yazında kuzeydoğudan doğup kuzeybatıdan batar.
GÜNEŞ KORUMASI
Hepimiz okulda beyazın güneş ışığını yansıttığını siyahınsa emdiğini öğreniriz; yani daha soluk renkli kıyafetler sizi daha serin tutacaktır. Fakat pek çok sıcak memlekette yerliler genelde daha koyu renkler giyer. Örneğin Çin’deki köylüler ve güney Avrupa’da yaşlı kadınlar geleneksel olarak siyah giyinir ve Sahra çölünün göçebe halkı Tuaregler çivit mavisini tercih eder. Bunun nedeni açık renk kıyafetler güneşin ısısını yansıtmakta daha iyi olsa da koyu renk kıyafetlerin de vücut ısısını yaymakta daha iyi olmasıdır. Sıcak iklimde yaşayan insanlar özellikle doğrudan güneşin altında pek fazla durmayı tercih etmeyeceğinden koyu renk kıyafetler daha avantajlıdır çünkü gölgede bedeni daha serin tutarlar. Bol siyah kıyafetler hafif bir meltemde bile, güneş ışınlarını emdiklerinden çok daha hızlı
bir şekilde vücut ısınızı alacaktır.
ÇİÇEKLER
Bir günebakan aslında bir araya toplanmış yüzlerce küçük çiçekten oluşur. Her bir küçük çiçek hem dişi hem erkek organlarına sahiptir. Tozlaşmadan sonra hepsi tohum üretir. Yerelması aslında bir enginar türü değil, bir çeşit günebakandır – bir zamanlar A.B.D. ve Kanada’nın Büyük Ovalar’ında yabani olarak yetişirken 17. yüzyılda Avrupa’ya getirildiler. İngilizcesi olan “Jerusalem artichoke”taki Jerusalem (Kudüs) adı aslında İtalyanca günebakan anlamına gelen “girasole” (güneşe dönen) sözünün yanlış telaffuz edilmesinden gelir. Yerelması Kuzey Amerika’dan gelen neredeyse tek yiyecek bitkisidir.
GÜNBATIMI
John Singer Sargent’in başyapıtı olan ve günbatımında, bir bahçede ellerindeki yanan Çin fenerleriyle oynayan iki çocuğu resmettiği Karanfil, Zambak, Zambak, Gül’ü tamamlaması bir yıldan uzun sürmüş. Günbatımında, güneşten gelen ışığın Çin fenerlerinden gelenle tam bir dengede olduğu anı yakalamak için uğraşmış. Bu her gün alacakaranlıkta birkaç dakikalığına olan bir hadiseydi. 1885’te Ağustos’tan Kasım’a kadar o, çocuklar ve ailenin geri kalanı her öğleden sonra tenis oynarlarmış ve en uygun anda oyunu durdurup çocukların yerlerini almalarını istermiş. 10 dakika alelacele resmini yaparmış sonra tenis oyunu tekrar başlarmış.
YANSIMA
Norveç’te kış beş ay boyunca neredeyse karanlık anlamına gelir. Rjukan şehri sakinleri şehrin hemen yanı başındaki bir dağın tepesine, mevcut ışığı şehir meydanına yansıtarak insanların paten kayabileceği bir ışık vahası yaratacak şekilde yansıtan devasa bir ayna yerleştirmişler. Benzer bir proje İtalyan Alplerindeki Viganella’da da uygulanmış. Burada yakındaki bir tepeye 8 metreye 5 metrelik bir ayna yerleştirip güneşin hareketini takip eden bir bilgisayar programına bağlamışlar. Bir vadinin tabanında yer alan bu köy etrafındaki dağlar yüzünden aylar boyunca doğal günışığından mahrum kalıyor.
ALEV
Kuzey Amerika’da 1859’da yaygın olarak gözlemlenen bir tan kızıllığı hadisesi olan Carrington Vakası’nın bir kuyrukluyıldız ya da göktaşı çarpması sonucu güneşten sıçrayan bir parçadan, “alev”den kaynaklandığı sanılmaktadır. Bugün benzer bir olayın yaşanması tüm elektrik ve iletişim hatlarını tahrip ederek bütün kıtayı askıya alabilir.
Bir cevap yazın