Suyun, insanla olmazsa olmaz ilişkisi yanında mühendislik çözümleriyle kontrol altına alınması elbette hayranlık yaratıyor. Suyun yalnızca kentsel mekânda değil, olanaklı kesimin evlerinde de mimari bir veri olarak kullanıldığının sınırsız sayıda örneği mevcut.
Safranbolu, su kaynaklarının bolluğu ve bunların kullanım biçimleriyle tarih boyunca dikkat çekmiş.
Geleneksel Safranbolu evinde su mutfak, abdestlik-helâ ve gusülhane gibi standart kullanımın yanı sıra havuzlu odalar ev sahibinin saygınlığını yansıtarak ayrıcalıklı bir kullanıma alanı oluşturmuş.
Mekânla bütünleşen havuzlar da bunların en önemli örnekleri. Safranbolu’daki bazı havuzlu konaklarda havuzlar mekana obje olarak girmiyor, mekan havuzun etrafında oluşturuluyor. Bu çözümün ortaya nasıl çıktığı ise bilinmiyor. Ülkemizde de de, dünyada da Safranbolu havuzlu konaklarının bir örneğine rastlanmıyor.
Havuz odaları ya da Bahçede Havuz Odası / Havuzlu Selamlık Köşkü olarak bilinen yapılar, mimari harikası olarak karşımıza çıkıyor. Amca Hüseyin Paşa yalısından Topkapı Sarayı’na, Edirne Sarayı’ndan Beylerbeyi Sarayı’na birçok özellikli havuzun çözümü mevcut. Ne yazık ki, Safranbolu’da bulunan konak havuzlarının yalnızca 3–4 tanesi hala su tutabilmekte. Örnek vermek gerekirse, en görkemlisi Beybağı Sokağı’ndaki Asmazlar Konağı’nın divanhanesinde bulunuyor. Asmazlar Konağı Türkiye’de otele dönüştürülen ilk konak olma özelliği taşıyor. Bölgede çok sayıda havuzun çökerek tahrip olduğunu söylemek mümkün. Divanhanelerin yıkılması sonucu, bazıları bahçe havuzu konumuna indirgenmiş, bazıları ise tümüyle dağılmış durumda.
Havuzlu Safranbolu Konakları’nın hemen tamamı büyük bahçelerin içinde bulunuyor. Her su elemanında olduğu gibi, haftların da çevresinde bir su ve insan ilişki şekli oluşmakta. Bunun da bir mekâna ve giderek mekânda özgün çözümlere ulaşması doğal bir süreç. Uzmanlara göre zaman içinde havuzların çevresinde oturma alanları oluşmuş. Yine zamanla, bunlar birer havuz köşküne dönmüş ve giderek konaklarla birlikte özgün bir çözüme ulaşılmış olabilir. Safranbolu’nun ileri yaşlardaki sakinleri havuzların en önemli işlevinin yangına karşı su depolamak olduğunu anlatıyorlar. Bu işlevlerini göz ardı etmemekle birlikte zamanla haftların 18. Yüzyılda gelişen sosyo-ekonomik yapının getirdiği gustonun sonucu olarak, yaşama zenginliğine katıldıkları dile getiriliyor. Divanhanelerin, havuzun çevresine yerleşik sedirlerinden öte, hamam, kahve ocağı, mutfakçık gibi hizmet mekânlarını bulunduruyor olmaları buralardaki yaşam zenginliğini açıkça ifade ediyor.
Safranbolu dünyada eşi olmayan çok özgün bir mimari mirasa sahip. Ancak bunların ciddi tehdit altında olduğu vurgulanıyor. Bu konuda bugüne kadar ciddi bir akademik araştırma yapılmamış. Havuzları değerlendiren restorasyon çözümlerinin önemli bir kısmı mekâna ve havuza zarar verebiliyor. Uzmanlara göre acilen Safranbolu Havuzu Konakları’nın envanteri çıkarılmalı ve röleveleri derlenmeli, eksikler tamamlanmalı. Bu konuda yapılacak yüksek lisans ve doktora tezlerine özel destek sağlanmalı. Ancak bu çalışmaların sonucunda Safranbolu’nun Havuzlu Konakları daha fazla ilgi çekecek, restorasyon ve yeniden işlevlendirilmelerinde rol alan aktörler gereken dikkat ve duyarlılığı gösterecek.
Anadolu inşaat kültürü izleğinde, su mimarisi ile ilgili klasik çözümlerin Mimar Sinan’la birlikte tamamlanmış olduğuna inanılıyor. Su dağıtım şebekelerinde motor gücünün devreye gireceği 20. yüzyıla kadar klasik çözümler uygulanagelmiş. Bu nedenle havuzlu konaklar dışında, Safranbolu’daki çözümlerin özgün olmadığını düşünülüyor.
Bir cevap yazın