TMMOB Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şubesi 3. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Fulya Akfidan Sevim, suyun peyzaj mimarisinde güncel kullanımını, Oda olarak yürütülen sürdürülebilirlik çalışmalarını, ülkemizdeki kentsel dönüşüm sürecini ve biyolojik havuz kullanımını Havuz & Sauna dergisine anlattı. İklime dirençli kentlerin planlanması, suyun verimli kullanımı, karbon emisyonunun düşürülmesi konularında peyzaj mimarlığının önemini vurgulayan Akfidan, “ Paris İklim Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinde geç kalınsa da hedefimizi, ülke olarak 2053 yılına kadar net sıfır emisyon olarak belirledik” dedi.
Fulya Hanım öncelikle kendinizden ve Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şube Başkanlığı sürecinizden bahseder misiniz?
2011 yılı Karadeniz Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümünden mezun oldum. İlk iş hayatıma Bodrum’da başladıktan sonra, 2012 yılında Bursa’da proje ve uygulama ağırlıklı ofisimi açtım. 10 yıldan bu yana Bursa’da, dış mekan süs bitkisi üretimi ve satışı; konut, ticari peyzaj proje ve uygulamalarını kurucusu olduğum AKFİDAN PEYZAJ LTD.ŞTİ’de devam etmekteyim. TMMOB çatısı altında kurulan Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şubesi’nde 3. Dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütmekteyim.
“Türkiye, teknolojinin getirdiği olanaklardan, yenilikçi uygulamalarla yararlanmaya başladı”
Su, canlıların yaşamının vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Günümüzde iklim değişikliği, küresel ısınma ve endüstriyel gelişim sonucu suya olan talebin artması ile kullanılabilir su kaynakları giderek azalıyor. Önemli bir peyzaj unsuru olarak suyun doğru ve verimli bir biçimde kullanılması da oldukça önemli bir konu. Suyun peyzaj mimarisinde doğru ve verimli kullanılmasını sağlayacak en güncel uygulama ve teknolojiler nelerdir? Türkiye bu teknolojilerin getirdiği olanaklardan ne kadar faydalanabiliyor?
Suyun peyzaj mimarisinde verimli ve etkili kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Bildiğimiz gibi kullanılabilir su kaynaklarının giderek azaldığı bu dönemde, kurakçıl peyzaj düzenlemeleri (Xeriscape) daha çok yapılmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken konulardan en önemlisi, doğru bitki seçimidir. Dikkatli planlama tasarım ve uygulama ile daha verimli su kullanımı sağlanabilir. Güncel uygulamalarda ise yağmur suyu toplama noktaları ve yeni nesil sulama sistemlerine yer veriliyor. Bu anlamda Türkiye teknolojinin getirdiği olanaklardan, yenilikçi uygulamalarla yararlanmaya başladı diyebiliriz.
“Gezegenimizin, iyileştirilmesine ve onarılmasına adanmış bir mesleğin icracılarıyız”
İklim değişikliği, küresel ısınma ve su kaynaklarının giderek azalması gibi çevre ile ilgili konularla birlikte çevre sorunlarına yönelik politikalar geliştiriliyor ve bu noktada; ülkeler, odalar, dernekler ve kurumlar daha sürdürülebilir bir çevre için çalışmalarını hızlandırıyor. Aynı zamanda, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Paris İklim Anlaşması gibi çalışmalarla yeşil bir dönüşüme zemin hazırlanıyor. Oda olarak hayata geçirilen bu yasal düzenlemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sürdürülebilirlik çalışmalarınızdan ve düzenlemelerin sektöre etkisinden bahsedebilir misiniz?
Avrupa Yeşil Mutabakatı eylem planına yönelik doğal kaynakların ölçülü bir şekilde kullanılması ve iklim krizlerine neden olan salınımların minimize edilmesi konusunda yapılan yasal düzenlemelerin gerekli olduğu bir gerçek. Paris İklim Anlaşması’nın yürürlüğe girmesinde geç kalınsa da hedefimizi, ülke olarak 2053 yılına kadar net sıfır emisyon olarak belirledik. Peyzaj mimarları olarak iklime dirençli kentlerin planlanması, mavi/yeşil alt yapılar ile suyun verimli kullanımı, karbon azaltımı, kentsel ısı adası etkisinin azaltılması, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği gereğince uygulanacak yapı ruhsat aşamasında peyzaj projeleri ile karbon emisyonunun düşürülmesi konusunda en yetkin mesleklerden biriyiz. Biz peyzaj mimarları, gezegenimizi; iyileştirmeye, onarmaya adanmış bir mesleğin icracılarıyız. Tüm ekolojik sorunları çözmek için görev beklemekteyiz.
Peyzaj mimarlığı bahçeden kente, kentten doğa restorasyonuna kadar uzanan çok geniş bir alana hizmet sunuyor. Havuz projeleri açısından ele aldığımızda peyzaj mimarlığının havuz tasarımlarındaki payı büyük. Sürdürülebilirlik ve verimlilik kavramlarının havuz projelerindeki önemi dikkate alınarak estetik havuz tasarımlarının peyzajında hangi noktalara dikkat etmek gerekiyor? Tasarım ve uygulama arasında ne gibi farklar ortaya çıkıyor?
Estetik havuz peyzajında yeşil alan ve yapısal alan arasındaki orantıya dikkat edilmeli. Havuzlar, bu oranlar göz önünde bulundurularak boyutlandırılmalıdır. Tasarım, havuzun arazi ile uyumu gözetilerek yapılırsa uygulama aşamasında minimum farklar ortaya çıkacaktır.
Havuzların tasarımı ne kadar doğala yaklaşırsa peyzaj alanlarındaki etkisi de o kadar estetik oluyor.
Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de kentsel dönüşüm önemli bir gündem maddesi. Kentsel dönüşüm, peyzaj ve havuz arasında bir bağ kurmanızı istesek, nasıl bir değerlendirme yaparsınız?
Gelişmiş ülkelerde suyun varlığından ve onun etrafını saran yeşil alandan taviz verilmiyor. Ülkemizde ise yeşil alanlar hunharca katlediliyor ve su kaynaklarımız betona gömülüyor. Suyun varlığından kopuk, çarpık kentleşen, düzensiz büyüyen kentlerimiz için kent yöneticilerinin daha katı kararlar alarak kentsel ekosistemi dengeleyecek uygulamalara izin vermesi gerekli. Ayrıca su, doğal kaynak olmasının yanı sıra alternatifi olmayan ve insan tarafından üretilemeyen bir yapıda olması sebebi ile de canlı yaşamı için son derece önemlidir. Plancı ve tasarımcı olan peyzaj mimarları; sürdürülebilir tasarım ilkelerini benimseyen, çevresel değerleri koruyan çalışmalar gerçekleştirebilmek için bakanlıklarda, devlet kurumlarında ve yerel yönetimlerdeki icra makamlarında daha fazla yer almalıdırlar.
Konut projelerinde ve kamu projelerinde farklılaşan peyzaj tasarımlarını ve havuz olgusunu değerlendirir misiniz?
Havuzun, gerek konut gerekse kamu projelerinde kullanımı ile mikro klima üzerindeki etkisi de göz önüne alındığında, alana ferahlık kattığı bir gerçektir.
Havuz olgusunu yalnızca estetik değil; işitsellik, psikolojik etki, fonksiyonel, rekreatif amaçları üzerinden de değerlendirmek gerek.
“Ülkemiz, biyolojik havuz kullanımında yeterli bilince sahip değil”
Peyzajda ekolojik bir çözüm oluşturan biyolojik havuz uygulamalarının ülkemizdeki kullanım oranı nedir? Türkiye iklimsel açıdan bu uygulamaya uygun mu? Diğer dünya ülkelerindeki uygulama oranı nedir?
Biyolojik havuzlar, iklimsel açıdan doğru bitkiler seçildiğinde her iklimde uygulanabilir. İnsan sağlığına zararlı maddelerin kullanılmadan suyun kendi ekolojik sistemi içerisinde biyolojik arıtma sistemleri ve doğal temizleme unsurları ile temizlenmesi, ekolojik bir çözüm oluşturuyor. Ülkemizde kullanımı ne yazık ki yaygın değil; çünkü insanımız doğadan çok kopuk yaşadığı için havuza düşen küçük bir canlı sebebi ile bile tüm havuzun suyunun boşaltılıp tekrar doldurulmasını isteyecek kadar kaynaklarımızı fütursuzca kullanmakta.
Sınırsız bütçe ve imkânlarla nasıl bir havuz hayal edersiniz?
Havuz konseptinin en önemli, olmazsa olmaz bileşeni sudur. Suyun olmadığı bir yerde havuzdan bahsetmek mümkün değildir. Deneyimlediğimiz iklim krizi nedeni ile Dünya’daki kullanılabilir su miktarı hızla azalmaktadır. Mevcut temiz su, kentlerimizden ayrılırken son derece negatif nitelikler ile bertaraf edilmektedir.
Sınırsız bir kaynağım olsaydı, “Gri su” da dediğimiz, çok büyük miktardaki suyun arıtıldığı, tekrar kullanılabilir hale getirilerek havuzları beslediği bir sistem kurmak isterdim. Bugünkü teknoloji ile deniz suyu bile tam anlamıyla arıtılamıyor. O yüzden bahsettiğim bu sınırsız kaynağı, akademik araştırmaları, gri suyun tam anlamıyla arıtılıp tekrar tekrar kullanılabilmesine harcardım. Bu sayede havuzların yanı sıra, kent ekosistemindeki pek çok parametrede iyileşmeler gözlemlenebilirdi.
Bir cevap yazın