Sümeyye Boyacı… Masmavi havuzları ışık saçan gözleriyle parıldatan, başarılarıyla göğsümüzü kabartan milli yüzücümüz. Ayağıyla çizdiği resim Alexander Pushkin’in Rus Halk Masalları kitabına kapak olan, Barbie bebek olarak Amerika’daki Barbie Müzesinde sergilenen, kısacası yaşama kollarıyla değil yüreğiyle sarılan bir masal kahramanı.. Havuz&Sauna Dergisi’ne verdiği röportajla size de umut olacak…
Hayata Kollarımla Değil Yüreğimle Sarılıyorum
Röportajımıza sizi tanıyarak başlamak isteriz. Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
5 Şubat 2003 tarihinde Eskişehir’de doğdum. Ben de pek çok özel çocuktan bir tanesi olarak dünyaya geldim. Kollarımın olmadığını henüz 3,5 yaşındayken anladım. İlköğretimimi özel bir okulda tamamladım. Yazmayı da ayaklarımla öğrendim. Özgüveni yüksek, mutlu, hayata bağlı bir çocukmuşum. Anneme şarkı eşliğinde, ‘Kollar nerede, kollar nerede’ diye sorduğumu hatırlıyorum. Annem de bana masal kitapları okurdu. Sanıyorum bu kitaplarda hep ‘Sümeyye varmış. Kolu yokmuş. Ama her işi ayaklarıyla yapabiliyormuş. Herkes ona hayranmış’ diye yazıyor olmalı ki; annemden hep bu sözleri duyardım. Aslında masal kitaplarında böyle şeyler yazmıyor. Ben ise, ‘Hayır ben büyüyünce kollarım çıkacak’ diye karşılık veriyormuşum. Annem ısrarla masalında Sümeyye’nin kollarının çıkmayacağını, kolları olmadan da her şeyin üstesinden gelebileceğini, yaptığı işlerle herkesin hayranlığını kazanacağını anlatıyordu. Bugün annemin anlattığı masallar gerçek oldu. Yüzmede Cumhuriyet tarihimizin ilk ve en genç Kadın Avrupa Şampiyonuyum. Aynı zamanda dünya ikincisiyim. Ailem sayesinde kollarımın yokluğunu değil ayaklarımın varlığını hissettim. Herkes gibi kol kola girmek, el ele tutuşmak benim için bir mucize değil. İmkansız olanları omuzlarımla, kollarımla değil bacaklarımla yaptım. Benim de başkaları gibi küt küt atan bir kalbim var. Kollarımla değil yüreğimle sarılıyorum hayata.
Yüzme sporuna nasıl başladınız? İlk başladığınız zamanlar böyle başarıları hayal ediyor muydunuz?
Annemin teşvikleri, daha doğrusu ısrarları ile yüzme sporuna 5 yaşında başladım. Hayallerim ve hedeflerim zaman içerisinde şekillendi. İlk başladığımda yüzmenin her türlü branşını sadece 12 saatte öğrenmemin bir yetenek olabileceğini düşünmüştük fakat yüzme yarışları ile ilgili hiç bir fikrim yoktu. Sonrasında bir yüzme kulübüne geçip linsanslı sporcu oldum. Türkiye Şampiyonaları, geçilen dünya barajları, alınan madalyalar derken bu serüvenin içerisine dahil oldum. Katıldığım her yarışta ve milli takım kampında yeni hedefler ve daha büyük bir vizyon edindim. Edindiğim tecrübeler, bilgiler ve antrenman disiplini beni yeni başarılara taşıdı.
Yüzmek sizin için ne ifade ediyor? Yüzme ile hayatınızda neler değişti?
Bir sabah kalktığımda bundan sonra yüzmeyeceksin deseler muhtemelen ağır depresyona girerdim. Şu anda hayatımın her alanını, yüzme kariyerimin kontrol ettiğini düşünüyorum. Yani yüzmek benim hayatımda çok büyük bir yer kaplıyor. Bu işin içerisinde büyük bir disiplin, fedakarlık ve adanmışlık var. İstediğim madalyayı alıp, başarı koleksiyonuma eklemeden asla bu işi yapmaktan vazgeçmeyeceğim. Kattığı disiplin, sorumluluk, fedakarlık, öngörü ve insan ilişkileri üzerine tecrübeler ise hayatımın her alanında geleceğime ışık tutacak.
Geçtiğimiz yıl hem yılın paralimpik hem de yılın kadın sporcusu seçildiniz. Uluslararası arenada bizi en güzel şekilde temsil ettiniz. Bu başarılar size neler hissettirdi?
Onca çalışmanın, çekilen acı ve verilen emeğin meyvelerini almak beni tatmin ediyor, mutlu ediyor. Dışarıdan bakıldığında bu başarı tek kişilik gözükse de ardında başta ailem olmak üzere beni destekleyen bir ekip var. Bu kişilerin emeklerini de boşa çıkartmadığımı görmek işimi layıkıyla yaptığımı hissetmemi sağlıyor.
Bir sporcu olarak dünyanın pek çok ülkesinde yarışma fırsatı buldunuz. Gittiğiniz ülkelerde nelerle karşılaştınız? Sizi en çok etkileyen ne oldu?
Gittiğin her ülkenin bende özel bir yeri var. Her birinde farklı anılar biriktirdim. Mesela Danimarka’nın verdiği huzur hissi beni çok etkilemişti. Ama bana en büyük katkıyı Japonya’da yaptığımız kampın sağladığını düşünüyorum. Gerçekten çok verimli bir kamptı. Japonlardan çalışmak ve kurallar hakkında çok şey öğrendim. İşlerine olan saygıları inanılmazdı. Hangi işi yapsalar, yerleri de silseler ülkelerine olan bağlılıklarından işlerini tutkuyla, kusursuz yapma çabaları beni öyle etkiledi ki…
Özellikle antrenman yaparken yüzme havuzu tesislerinin fiziki yapısı itibariyle zorlandığınız oluyor mu? Bu anlamda önerileriniz var mı?
Bir olimpiyat sporcusu olarak zaten atletik olduğumdan dolayı herhangi bir zorluk yaşamıyorum. Fakat tekerlekli sandalyeli sporcular için çeşitli düzenekler gerekebiliyor.
Resimle de ilgileniyorsunuz? Rus Halk Masalları kitabının kapak resmini çizme hikayenizden bahseder misiniz? Neden bir masal kitabı?
Henüz 3,5 yaşındaydım, annem mutfaktaydı. Ben ise salonda ayaklarımla gül resmi çizmiştim. Annem ‘Evde başkası olsaydı bunu senin yaptığına inanmazdı’ diyerek espiri yaptı. Resim yeteneğimi geliştirdim. 5 yaşındayken çizdiğim Altın Balık resmimi Rusya’da bir festivale yollamıştık. Ardından Alexander Pushkin’in Rus Halk Masalları kitabının kapak resmi olarak kullanmak üzere benim resmim seçildi. Rusya’da kişisel sergi açtım. Cumhurbaşkanlığı’nın başlattığı, ‘Eğitim Her Engeli Aşar’ kampanyasının simgesi oldum.
Amerika’daki Barbie Müzesinde sergilenmek üzere Barbie Bebeğiniz de üretildi. Bu süreç nasıl gelişti?
Benimle ilk iletişime geçtiklerinde Milli takım kampındaydım. Barbie’nin her sene “Yılın İlham Veren Kadınını” seçtiklerini ve onun Barbie bebeğini ürettiklerini söylediler. Tabi ki çok sevindim. Bir yandan da inanılmaz heyecanlandım. Sonrasında Barbie’min ve mayosunun tasarımı için yurtdışına benim 360 derece fotoğraflarımı yollandık. Bebek üretildikten sonra da Barbie ile profesyonel çekimleri gerçekleştirdik.
Kendinizi en iyi hissettiğiniz anı nasıl tarif edersiniz? Bu anlar arasında yüzmenin yeri nedir?
Kendimi en iyi hissettiğim an genelde en huzurlu olduğum zamandır. Ve kendimi en huzurlu hissettiğim anlardan biri de antrenmanımı layıkıyla yaptığım günlerdir.
Planlanan antrenmanda çok uzun mesafeler yüzebilirim. Fakat önemli olan antrenörün istediği dereceleri, verimi ve gelişimi arttırmak. Bunu gerçekleştirdiğim zaman antrenman sonrasında yorgunluktan ayakta duramayacak halde bile gelsem dünyanın en huzurlu insanı oluyorum.
Bundan sonraki planlarınız, hedefleriniz neler?
Yakın hedefim 2021’e ertelenen olimpiyatların Paralimpik Oyunları kısmında madalya almak. Şu anda da çalışmalarımı madalyanın rengini belirlemek için sürdürüyorum. İlerleyen yıllarda hayalim ise yurt dışında ciddi eğitimler alıp spor psikoloğu olmak
Yaşıtlarınıza neler tavsiye edersiniz?
Hiç bir başarı size altın tepside sunulmayacak. Her başarı çabaya bağlıdır, bağımlıdır. Bu sebeple önünüze çıkan engelleri merdiven basamağı olarak kullanmak da, takılıp düşerek vazgeçmek de sizin seçiminiz. Önünüzde iki yol var…
Bir cevap yazın