Üniversite eğitimine Düsseldorf Üniversitesi İşletme bölümünde başlayıp, mimarlığa olan tutkusunu takip ederek Technische Hochschule Ostwestfalen-Lippe’ta kariyer hayatına yeni bir adım atan Mimar Ayşegül Gedek, Almanya’da projeler üretmeye devam ediyor. Yaşamın vazgeçilmez unsurlarından olan suyun, yıkıcı etkilere sahip olmaması için doğru mimari ve mühendislik çözümlerinin tercih edilmesi gerektiğini belirten Gedek, bu noktada kaliteli ve maliyet dengesinin de gözetilmesi gerektiğini ifade etti.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Bir mimar olarak kariyer yolculuğunuz nasıl başladı? Bu yolculuğunuzda sizi zorlayan ve başarıya götüren dönüm noktaları nelerdi?
Konya’dan göç etmiş bir ailenin 3 çocuğunun en küçüğü olarak Almanya’nın Krefeld şehrinde dünyaya geldim. Üniversite eğitimime Düsseldorf İşletme bölümünde başlamama rağmen hayatımı bu iş kolu üzerinden sürdürmek istemediğimi fark ettim. Eskiden beri mimarlık ilgi duyduğum bir alandı ve bu nedenle Technische Hochschule Ostwestfalen-Lippe’a kayıt olarak eğitim hayatımı burada tamamladım. Üniversite eğitimimin ardından Dusseldorf şehrinde bulunan bir mimarlık ofisinin şehir planlaması bölümünde iş hayatına başladım. Yaklaşık olarak 1 yıl gibi bir süre bu ofiste çalıştıktan sonra yine aynı bölgede bulunan bir mimarlık ofisine geçiş yaptım ve aynı ofiste “Yapı, Mimarlık ve Dış Mekân Tasarımı” bölümünde çalışmaya devam ediyorum.
“Doğru mühendislik ve mimari tercihler sayesinde suyun yıkıcı özelliklerinden uzaklaşılıp, yaşamsal hatta huzur verici tarafına yolculuk yapılabilir”
Su ve su yapılarının mimari tasarımdaki önemi sizce nedir?
İnsan hayatının başlıca ihtiyacı olan su, yaşamsal ve vazgeçilmez bir öneme sahip olduğu gibi ayrıca doğal afetlere varacak kadar yıkıcı ve yıpratıcı bir nesnedir. Yaşamın kaynağı olan su, yıllar boyu birçok yıkıma ve ölüme de sebep olmuştur. Oysa doğru mühendislik ve mimari tercihler ile doğru malzeme ve işçiliğin birleşmesi sonucu suyun yıkıcı tarafından yaşamsal hatta keyif verici tarafına doğru yolculuk yapılabilir. Bu yönüyle su, bizim için öncelikli olarak önlem alınması gereken bir konu.
Suyun mimari tasarımdaki önemine değinmek gerekirse, her zaman rahatlatıcı, ferahlatıcı gibi olumlu etkileriyle karşımıza çıkar ve bizim su ile buluşmak istediğimiz nokta da budur. Su, mimari tasarımda tüm fiziksel hali ile çok geniş bir alanda kullanılmaktadır. Katı hali ile buzdan bir otel yapabileceği gibi, gaz hali ile de bir yağmur ormanı tasarlanabilir. En yaygın kullanım hali olan sıvı ise, oldukça geniş bir kullanım yelpazesine sahiptir. Örneğin bir mekânın yüzey tasarımında kullanılabilir. Bu noktada su ile tasarlanan bir duvar ya da çatı, o yapının bir parçası haline gelebilirken farklı bir tasarım imkânı ile o mekânın bir elemanı olarak kullanılabilir. Tüm bunların yanı sıra suyun yansıtıcı özelliğinden de faydalanılarak daha estetik yapılar inşa edilebilir. Yapı dışında çevresel tamamlayıcı eleman olarak kullanımı da suyun yelpazesinin ne kadar geniş olduğunun bir kanıtı gibi…
“Genel havuzlar, yapı elemanları yönünden yoğun kullanıma maruz kalacağı için mühendislik çözümlerinin yanı sıra kalite ve maliyet dengesi gözetilmelidir”
Genel havuzlar, özel havuzlar ve süs havuzları gibi kullanım amacına göre farklılaşan havuzlarda değişen tasarım kriterleri nelerdir?
Havuzları kullanım amaçlarına göre 3 ana başlıkta değerlendirebiliriz. Bunlar; Genel havuzlar, Özel havuzlar ve Süs havuzlarıdır. Birçok kişi tarafından herhangi bir amaca yönelik olarak kullanılan genel havuzlar; otellerin havuzları, termal havuzlar, spor amaçlı havuzlar gibi umuma açık olan havuzlardır. Genel havuzlarda mimari tasarım ile mekân uygunluğunun ve devamlılığının önemi büyüktür. Bu havuz türü, genellikle büyük yapılar olduğu için mühendislik oldukça önemlidir. Ayrıca kullanılan yapı elemanları yönünden de yoğun kullanıma maruz kalacağından kalite ve maliyet dengesi gözetilmelidir. Genel havuzlar, yoğun bir kullanım alanı olduğu için sağlık yönünden de ciddi tasarım ve yatırım gerektirmektedir. Havuzların işletme maliyetlerinin kontrolü mimari ve mühendislik aşamalarından başlamalıdır. Bunun nedeni ise insanların havuzlardan vazgeçmesini engellemek ve havuzların uzun süre hizmet sunmasını sağlamaktır.
Genel havuzlara oranla kişisel ya da küçük grupların kullandığı, sağlık gibi özel amaçlar için de tasarlanabilen özel havuzlarda, genel havuzlar ile aynı standartlara sahip olmasının yanı sıra, tasarım, kullanılan ürün seçimleri ve işletme giderleri gibi konularda kullanıcı tercihleri daha çok ön plana çıkmaktadır.
Akvaryum boyutunda olabileceği gibi içinde binlerce fıskiyenin bulunup, görsel ışık şovlarının yapılabileceği süs havuzları, binlerce metrekarelere ulaşan ve peyzaj unsuru olan havuzlardır. Kişisel kullanım amacıyla yapılmayan bu havuzlarda sağlık standartları genellikle güvenlik seviyesinde kalmakta ve işletme maliyetleri ikinci planda yer almaktadır. Genel ve özel havuzlara oranda görsellik daha ön plandadır.
“Izgara ve ara geçiş elemanları ile tasarımlar kişiselleştirilip farklılaştırılabilir”
Havuz içi seramikleri, tutamaklar, ızgaralar, iç bükey ve dış bükey ara geçiş parçaları gibi unsurların, mimari tasarımda bütünlüğün sağlanması noktasında nasıl bir önemi var? Sizin tarafınızdan hayata geçirilen bir projede bu unsurların kullanımıyla ilgili detaylar paylaşabilir misiniz?
Havuz seramiği mimari tasarımın görsel anlamda en önemli unsurlarından biridir. Izgara ve ara geçiş elemanları ise havuzların vazgeçilmez kullanım elemanları arasında yer alır. Bu tarz yapı malzemeleri sayesinde dizayn ve tasarımda yapılabilecek tercihlerle havuzların estetik görünümü kişiselleştirilip farklılık kazandırabilir. Tercih edilecek ürünlerde sağlık ve güvenlik ise büyük önem taşımaktadır.
Gerek özel konut projelerinde gerek kamu kurumlarında gerek park, meydan, AVM gibi halkın kullanımına açık alanlarda hayata geçirilen projelerde havuzlara verilen önem konusunda Türkiye ile Almanya’yı karşılaştırmanızı istesek neler söylersiniz?
Türkiye’nin iklimsel açıdan sıcak bir ülke olması ve yaz mevsiminin daha uzun yaşanması, havuz kullanımı ve tasarımının Almanya’ya oranla çok daha yaygın olmasını sağlıyor. Türkiye’de havuzların bu denli yoğun olması havuz çeşitliliğin de de artışlar meydana getiriyor ve sektör, ürünsel ve mimari anlamda daha fazla seçenek ile tecrübe sunuyor. Almanya ise Türkiye’ye kıyasla daha fazla yağış alan bir ülke. Bu nedenle peyzajda su tasarımı olarak doğal su kaynakları şekillendirilip çevrenin mimari yapısına uyum sağlaması yönünde tasarımlar hazırlanıyor.
Almanya’da işçilik ve enerji fiyatlarının yüksek olması ve iklimsel etkilerden dolayı kullanım süresinin kısa olması nedeniyle havuz sektörü daha az rağbet görüyor. Türkiye’de ise havuz kültürü daha yaygın olduğu için AVM’lerde bile tasarım unsuru olarak kullanılabiliyor. Almanya’da hem bu kültürün zayıf olması hem işletme giderlerinin yüksek olması hem de güvenlik alanında kanunlarla birlikte standartların çok yüksek tutulması, havuz kullanımının kısıtlı olmasını etkileyen unsurlar arasında yer alıyor.
Bir mimar olarak Almanya’da havuz malzemeleri, teknolojileri ve tasarım alanında dikkatinizi çeken yeni ürünler ve uygulamalar var mı?
Havuz kültürünün Almanya’da gelişmesinde engel olan durumlardan bahsetmiştik. Bölgenin çok yağış alması, yapılarda uzun ömürlülüğü hedefleyen Alman yapı mühendisliğinde ısı, ses ve nem yalıtımı standartlarını yükseltmiş ve bu yönde dünyanın önde gelen imalat ve uygulayıcılarından olmuştur. İzolasyon yönünde buradaki ürün özellikleri ve çeşitleri Türkiye’deki ilgililer tarafından takip edilebilir.
Gözünüzü kapadığınızda hayalinizde canlanan, size ait olmasını dilediğiniz bir havuz nasıl bir havuz olurdu?
Kesinlikle güzel bir manzaraya sahip olan sonsuz görüntülü bir havuzumun olmasını isterim.
Bir cevap yazın