Aynı sektörde iş yapan firmalar, pazardan pay almak için birbiriyle kıyasıya rekabet ederken, yapmakta olduğu işin toplumsal boyutunu, çevreye olan etkilerini ve ülke ekonomisine olumlu/olumsuz etkilerini dikkate almayabiliyorlar.
Sektöre yönelik ülkede geçerli olan yasal düzenlemeler olsa bile bu alanla ilgili adil güvenli bir denetim yoksa veya ülke genelinde adalet duygusunda erozyon algısı yaygınsa, firmalar ve kişiler ilgili yasalara, yönetmeliklere standartlara uyma eğiliminde olmuyor.
Yasa ve yönetmeliklere, Standartlara, etik kodlara uygun davranmama sadece sektör içinde bulunan unsurlarla sınırlı olmuyor ne yazık ki. Sektöre iş sunan kamu ve özel kurumlar, kontrol teşkilatları da çoğu zaman yasal olarak tanımlanmış, uyulması zorunlu olan bu kuralları görmezlikten gelebiliyor.
Toplumsal yasaların ve sektörlerle ilgili yasaların yani standartların, yönetmeliklerin hayata geçirilememesi, doğrudan ülke yönetimi, yönetimin demokrasi anlayışı ve uygulamaları ile de ilgilidir. Ülke yönetiminde Adalete olan güvenin azalması, yasaların toplumsal mutabakat olmadan sıkça değiştirilmesi, ihale yasasının 20 yılda yaklaşık 200 defa değiştirilmesi, ayrımcılığın yaygınlaşması, karar vericilerin liyakatsiz olması, toplumun her kesiminin ve tüzel kişiliklerin davranışında olumsuz olarak etkiliyor. Ortaya çıkan toplumsal histeride ekonomik kaygılar, güvensizlik ve gelecek kaygısı insanlar arası ilişkileri de olumsuz olarak etkiliyor.
Yukarıda saydığım tüm olumsuzluklar toplumun bir parçası olan tüzel kişilikleri yani firmaların davranışlarını da olumsuz etkilemekte, bu etkiler haksız rekabet, etik olmayan davranışlar olarak yansımaktadır.
Toplumun her kesimini ve kurumlarını etkileyen bu durumdan kurtulmanın çaresi daha çok demokrasi ve hukukun üstünlüğü talebinin yaygınlaşmasından geçmektedir. Bu talepleri siyasal ortamda örgütlü değişik partiler ve siyasi yapılar dile getirirken, sektörel olarak da bu alanda örgütlü derneklerin ısrarlı olarak dile getirmeleri gereklidir. Havuzculuk sektöründe ise UHE’nin bu değerleri benimseyip, hayata geçirilmesi için çaba göstermesi gerektiğine inanıyorum.
Türkiye’de Kurulu birçok sektörel dernek ve vakıflar haksız rekabeti önlemek için çalışmalar yaparken önceliği Kuvvetler ayrılığı ve etik kuralların tanımını yaparak yola çıkmışlar ve bu çalışmalarını günümüzdeki zorlu ekonomik koşullara rağmen sürdürmektedir
KUVVETLER AYRILIĞI:
Bu bölümünde Mekanik Tesisat Müteahhitler Derneğinin Kamuoyuna yaptığı Kuvvetler Ayrılığı’nın önemi ile ilgili açıklamasını UHE’ye uyarlayarak yer vereceğim.
Son yıllarda havuzculuk sektöründe sıkça rastladığımız haksız rekabet ortamı, uzun vadede sektör bileşenleri aleyhine sonuçlar doğurmakta ve ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Günümüz ekonomik koşullarında bu sorunlar daha da yakıcı olmaktadır.
Bilindiği üzere, havuzculuk sektörü temelde; İthalatçı, tedarikçi, imalatçı ve ‘uygulayıcı/yüklenici’ olmak üzere dört ana çözüm ortağından oluşmaktadır. Bu dört temel iş kolu, sektörün birbirinden ayrılmaz ve tamamlayıcı unsurlarıdır. Başarılı mühendislik çözümleri ve uygulamaları için, bu dört unsurun birbiriyle uyumlu ve eşgüdümlü çalışmaları esastır. İyi bir tasarım olmadan, başarılı bir uygulama yapılamayacağı gibi, güvenilir ve rekabetçi hizmet veren tedarikçi, İmalatçı firmalar olmadan da müteahhitlik sektörünün başarılı olması mümkün değildir.
Son yıllarda, artan rekabet ile iş hacminde yaşanan daralmalardan ötürü, tedarik ve uygulama hizmetlerinin ikisinin ve hatta imalatçı bazı firmalar tarafından tek elden sağlanmakta olduğu görülmektedir. Bu durum, zaten daralmış bir piyasada, iş hacminin daha da daralmasına ve rekabet şartlarının olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Rekabetçi ve sürdürülebilir bir havuzculuk sektörü için, iş kollarının sadece kendi uzmanlık alanlarında var olmaları gerektiği tartışılmaz bir gerçektir. Ancak bu şartlar doğrultusunda kaliteli, güvenilir hizmet ve dengeli, sürdürülebilir rekabet koşulları sağlanabilecektir.
Özellikle, uygulama taahhütlerine giren ve kendi müşterileri olan uygulayıcı firmalarla doğrudan rekabet içinde olan tedarikçi ve imalatçı firmalar, bir anlamda ‘bindikleri dalı kesmekte’ ve satıcı-uygulayıcı olarak sektörde hem fiyat istikrarsızlığına hem de “menfaat çatışmasına” yol açmaktadırlar. Havuzculuk sektörü olarak, sektör paydaşlarının kendi iş kolları dışındaki hizmetlere talip olmamalarını gerektiğini ve her iş kolunun kendi uzmanlık alanında hizmetini ön plana çıkararak, sağlıklı ve sürdürülebilir rekabet koşullarının oluşması için UHE’nin Kuvvetler ayrılığı ve etik ilkelerin hayata geçirilmesi konusunda yoğun çaba göstermesi gerekli ve zorunludur.
ETİK VE SEKTÖREL İLKELER:
Ülkede yaşanan olumsuz ekonomik koşullardan en az etkilenebilmek için sektörde mutabakat ile oluşacak etik kurullara sahip çıkmamız sektör bileşenleri için çok önemlidir. Etik kuralların hayata geçmesi için başta UHE’nin çaba göstermesi ve bu kuralları her ortamda savunurken, öncelikle yöneticilerin örnek olması gereklidir.
Olması gereken etik ilkeleri özet olarak aşağıdaki başlıklarla sıralayacağım;
Her bir bireyin uyması beklenilen genel ilkelere ilaveten Havuzculuk Sektöründe faaliyet gösteren firma ve temsilcileri ile sektör çalışanlarının uyması beklenen sektörümüze özel olması gereken etik ilkeler aşağıda belirtilmiştir.
Havuzculuk Sektörü insan sağlığı, konforu ve toplumsal faydayı gözetecek ürün ve hizmetler üretir. Çevreye ve içinde yaşadığımız dünyaya orta ve uzun vadede zarar verecek mamul ve yarı mamul üretimini azaltacak ve ortadan kaldıracak ürün ve malzemelerin oluşumuna destek verir. Kısa vadeli maddi çıkarlar için dünyamızın kaynaklarının sürdürülebilir kullanılabilirliğine zarar verecek ürün ve sistemlerin üretilmesini ve kullanılmasını reddeder. Bu amaca hizmet edecek ürün ve sistemlerin gelişimi, kullanımı, bu doğrultuda toplumsal bilincin arttırılması konusunda faaliyet gösteren kurum, dernek ve vakıfların faaliyetlerini imkanları doğrultusunda destekler, aktif rol alır.
Rakiplere karşı etik sorumluluklar doğru ve dürüst bir rekabet, şirketlerin ve piyasanın gelişmesi için temel bir unsurdur. Bu anlayışla şirketler, rakip sektör şirketleriyle sadece yasal ve etik olan alanlarda, adil rekabet koşullarını gözeterek, yenilik, kalite ve ürünlerinin performansına dayanan bir rekabet yapar, haksız rekabetten kaçınır. Şirketin tüm çalışanları mevzuatın izin verdiği sınırlar dışında, rakiplerle ya da diğer kişi ya da kuruluşlarla, doğrudan ya da dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan resmi veya gayri resmi anlaşmalar yapılmaz. Rakiplerle fiyat tespiti, pazar veya müşteri tahsisi, pazar paylaşımı ve ihaleye fesat karıştırma faaliyetlerine girmez.
Anti tröst kanunları ve fikri mülkiyet haklarına saygı gösterir. Etik ilkelere aykırı davranmanın, şirket menfaati için yapıldığı şeklinde bir mazereti olamaz. Rakip ürünler kötülenmez, yanıltıcı reklam yapamaz. Rakip firma elemanları vasıtasıyla veya herhangi başka bir şekilde rakip firmalar hakkında haksız bilgi edinmez. Belirli bir piyasada tek başına ya da diğer şirketlerle birlikte hâkim olunduğu durumlarda, bu hâkim durumu kötüye kullanamaz.
Rakipler ile piyasa ve rekabet koşullarını birlikte belirlemeye yönelik görüşme ve bilgi alışverişi yapamaz. Tedarikçilere Karşı Etik Sorumluluklar Firma ve Tedarikçi ilişkilerinde karşılıklı güven esastır. Firma ve tedarikçi, bir bütünün ayrılmaz iki parçasıdır. Aradaki ilişkinin ve sırların üçüncü şahıslar ile paylaşılmamasına özen gösterilir. Tanımlanmış mali ilişkilerin dışında herhangi bir kişisel menfaat sağlanmasının her iki taraf için de kabul edilemez olduğu bilinir. Devlet tarafından kabul edilmiş hukuki ve mali kurallar, ilişkinin temelini teşkil eder. Tedarikçilerin gelişimi sektörün gelişimi için gerekli olduğu bilinciyle yol gösterici olur, tedarikçiye ürün ve hizmetleri ile ilgili şeffaf ve yapıcı geri bildirimde bulunur. Tedarikçilere karşı hâkim durumunu kötüye kullanmaz. Tedarikçiler ile yapılan anlaşmalara sadık kalır. Daha uygun satın alma şartları sağlamak amacıyla her türlü yanıltıcı bilgi vermekten kaçınır.
Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkiler Kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerde, hesap verebilirlik ve saydamlık ilkeleri doğrultusunda hareket edilmesi, tüm faaliyet ve işlemlerin yasalar çerçevesinde yürütülmesi esastır. Şirketler ve çalışanlarının her zaman hesap vermeye hazır olmaları beklenir. Kamu kurum ve kuruluşları ile bu kurum kuruluşlarda görevli kamu görevlileriyle, firmanın ticari faaliyetlerine ilişkin kararlarının adil ve tarafsız olmasını engelleyecek türde hiçbir ilişkiye girilmeyerek her türlü eylem ve etkiden uzak durulur. Kamu görevlilerine herhangi bir maddi menfaat teklif edilmez, kamu görevlilerinden herhangi bir talep kabul edilmez ve böyle bir talep geldiğinde ilgili mercilere şikayet edilir.
Çalışanlarının, sektörümüzün toplumdaki saygınlığını korumaya dikkat ederek çalışmalarına ve görevlerinin gerektirdiği bilgi, birikim ve sorumluluk duygusuna sahip kişilerden oluşmasına özen gösterirler. Gerek işe almada gerekse kariyer gelişiminde, ırk, din, cinsiyet gibi ayrımlar gözetmez ve herkese eşit olanak sağlamaya özen gösterirler.
İnsan kaynaklarını en iyi biçimde yönlendirme ilkesinden hareketle çalışanlarının, çağın ve mesleğinin gerektirdiği bilgi düzeyine ulaşmasına eğitim, kurs, seminer ve benzeri olanaklar sağlamak suretiyle destek verirler. Çalışanlarının performans ve mesleki yükselmelerine ilişkin değerlendirmelerinde bilgi, yetenek ve kişisel başarı yanında, Sektör Etik İlkeleri’ne bağlılık ve anılan ilkelerin uygulanmasındaki özeni de dikkate alırlar.
Çalışanlarının, mesleğin saygınlığına uygun görünüş ve davranışlarını teşvik ederler. Tüm hizmet birimlerinde çalışanlarının motivasyonunun arttırılması ve daha iyi koşullarda hizmet sunulması yönünde önlemler alır, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulmasını sağlarlar. İş yoğunluğuna uygun sayıda çalışan istihdamına özen gösterir, çalışanlarını mesai saatleri içerisinde maksimum verim alma yönünde organize eder, mesai saatleri dışına çıkılmaması ve çalışanlarının düzenli izin kullanmaları konularında azami çaba gösterirler.
Çalışanlarının, müşterilerle etik ilkelerle bağdaşmayan ilişkilere girmelerini, mevcut veya potansiyel müşterilerden hediyeler almalarını, konumlarını kullanarak gerek kendi iş ortamlarından gerekse müşterilerinin iş olanaklarından kişisel çıkar sağlamalarını engelleyici iç düzenlemelerini gerçekleştirirler. Çalışanlarının tabi olduğu mevzuat hükümlerinden doğan haklarının zamanında ve eksiksiz olarak sağlanmasına özen gösterirler.
Müşterilere Karşı Etik Sorumluluklar Müşteriler ile ilişkilerde şeffaflık ve dürüstlük esastır. Kanunlara, nizamlara ve yürürlükteki mevzuata uyum ve bağlılık içinde hareket edilir. Sözleşme öncesinde ve sözleşmenin devamı esnasında, sundukları ürün ve hizmetlere ilişkin olarak, müşterilerine zamanında ve doğru bilgilendirmede bulunur, yanıltıcı veya eksik bilgi vermekten kaçınırlar.
Ürün kalite standardı, fiyatı, ödeme koşullarına sadık kalır. Müşterilerinin ihtiyaçlarına en uygun ürünleri tavsiye etmeye özen gösterirler ve tavsiye ettikleri ürünlerinin diğer ürünlerine göre avantaj ve dezavantajlarına ilişkin olarak müşterilerini bilgilendirirler. Müşteri kazanmak için sadece teknik, bilgi, tecrübe, güven ve satış becerilerini kullanır. Yetkili kişi ve mercilere yasal olarak verilmesi gereken bilgi ve belgeler, mevzuat dâhilinde gerçekleştirilen bilgi paylaşımı ve müşterilerin açık rızasının bulunduğu durumlar dışında, müşterilere ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi gizli tutar ve özenle saklarlar. Her türlü hizmet ortamında müşteri mağduriyetlerinin önlenmesine yönelik gerekli önlemleri alırlar. Aynı hizmet için, tüm müşterilerine aynı kalitede hizmet sunarlar ve bu hizmetleri sağlarken her türlü ayrımcılıktan kaçınırlar. Ancak hedef pazarın belirlenerek, organizasyon yapısının ve ürün yelpazesinin hedef kitleye göre farklılaştırılması ya da riskli müşterilere farklı yaklaşımlarda bulunulması, müşteriler arasında ayrım yapılması olarak yorumlanmaz. Müşterilerinin şikâyetlerini incelemek, değerlendirmek ve sonuca bağlamak suretiyle yanıtlamak için kendi bünyelerinde bir yapı oluştururlar veya sektöre yönelik hizmet sunan bir yapıya dâhil olurlar.
Ayrıca, müşteri şikâyetlerine neden olan hatalı uygulamaların düzeltilmesi ve yinelenmesinin önlenmesi amacı ile gerekli önlemleri alırlar.
Mak. Müh. Üzeyir ULUDAĞ
NOT: Bu yazıda MTMD ve İSKAV’ın çalışmalarından faydalanılmış, alıntı yapılmıştır.
Bir cevap yazın