“Çevreci Yaklaşımla Atılan Her Türlü Olumlu Adımı Destekliyoruz”
İnşaat mühendisliği geçmişten günümüze her dönemde dünyadaki gelişimin ve değişimin temellerini oluşturuyor. Küresel bazda büyümeye ve gelişmeye devam eden inşaat sektöründe çevreci, teknolojik, inovatif çözümler üretilmeye devam ediyor. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kamil Akın, sürdürülebilirlik çalışmalarının sektöre etkilerinden, inovasyondan, yüzme havuzu, SPA, sauna sektörü için enerji verimliliğinin öneminden bahsetti ve 2022 inşaat sektörü hakkındaki değerlendirmesini de Havuz&Sauna dergisine aktardı.
Öncelikle kendinizden ve İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanlığı sürecinizden bahseder misiniz?
1972 yılında Konya’da doğdum. 1995 yılında ODTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Yüksek Lisans ve Doktora çalışmalarımı Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde tamamladım. Şuan KTO Karatay Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi olarak çalışmaktayım. Evli ve bir çocuk babasıyım. 2018 yılında İMO Konya Şubesi seçimlerine bir hafta kala meslektaşlarımla bir araya gelerek Oda’nın faaliyetleri hakkında istişare ettik. Oda’nın meslektaşlarımıza olan katkısını daha fazla nasıl arttırabiliriz noktasında görüş alışverişinde bulunduk. Arkadaşlarımın da teşviki ile başkanlığa aday oldum. Seçimlerde oluşturduğumuz yönetim kurulu listemiz üyelerimizin büyük bir çoğunluğu ile seçilmiş oldu. Ortak akılla, ayrıştırmadan, ötekileştirmeden üyelerimizin sorunlarına çözüm üretmek, onların mesleki gelişimlerine katkı sağlamak ve kamuoyunu doğru bilgilendirme adına 4 yıldır çalışmaktayız. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Bana başkan denilmesinden hiç hoşlanmıyorum. Bizler üyelerimizin hizmetkârıyız ve bu makamlar üyelerimize, topluma güzel hizmetlerin yapılabilmesi için bir vesile. Görev süremizi bu anlamda iyi değerlendirip bizden sonra görevi devralacak arkadaşlarımıza daha iyi bir meslek odası ve daha sorunsuz bir meslek bırakmak istiyoruz.
“Hayatın olduğu her yerde inşaat mühendisine ihtiyaç var”
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat sektöründe değişimin hızı, inşaat mühendisliğinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. İnşaat mühendislerinin sektörde karşılaştığı sorunlar nelerdir? Bu sorunların çözülmesine yönelik nasıl çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?
Ülke ekonomisinin lokomotifi olan inşaat sektörünün taşıyıcı kolonları inşaat mühendisleridir. Hayatın olduğu her yerde inşaat mühendisine ihtiyaç var. Sadece ülke ekonomisi açısından değil mesleğimiz aynı zamanda insan hayatını yakından ilgilendiren bir meslek. Bir yapının taşıyıcı sisteminden sorumlu olan meslektaşlarım büyük bir sorumluluk altında işlerini yapmaktalar. Yapının projelendirilmesinden üretiminin bitimine kadar her aşamasında görevi ve sorumluluğu olan saygın bir mesleğin mensuplarıyız. Malumunuz ülkemiz derin bir ekonomik buhran yaşamakta. Mesleğimiz de bu buhrandan payına düşeni alıyor. İnşaat sektöründe yaşanan kriz mesleğimizi de çok fazla etkilemekte. Meslektaşlarımız biraz önce belirtmiş olduğum ağır sorumluluklarının ve zor şartlarda yapmış oldukları işlerinin karşılığını maalesef alamamakta. Yapı denetim sisteminden, şantiye şefliğine kadar meslektaşlarımızı ilgilendiren birçok alanda çalışmalar yaptık. Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ek göstergelerinin arttırılması gerekir. 1938 yılında çıkarılan 3458 Sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun ve 1954 yılında çıkarılan TMMOB Kanunu’nun günümüz şartlarına uygun bir şekilde revize edilmesi gerektiğini sürekli ifade ediyoruz. Türkiye’de yapı güvenliğinin sağlanabilmesi için mevcut yapı stokunun 5 yıllık periyotlarla akredite edilmesi gerekiyor. Bakanlıkça atama yolu ile görevlendirilen inşaat mühendislerince denetlenmesi ise hayati önem arz etmekte.
“Mesleğimizde usta çırak ilişkisi çok önemli”
Oda olarak verdiğiniz eğitimlerde bir yandan genç mühendis adaylarının gelişimine katkı sunarken diğer yandan da sektörde bilinci artırmaya çalışıyorsunuz. Oda olarak yürüttüğünüz çalışmalarının detayları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Üyelerimizin mesleki olarak gelişimlerine katkı sağlamak odamızın önemli görevleri arasında yer alıyor. Bu anlamda İMO Konya Şubesi olarak eğitim seminerleri, bilgisayar programları eğitimleri, sempozyum ve paneller düzenlemekteyiz. Mesleğimizde usta çırak ilişkisi çok önemli. Belirli aralıklarla düzenlediğimiz kariyer günleri programlarımızda da meslekte tecrübeli isimlerle genç meslektaşlarımızı bir araya getirmekteyiz. Yurt içi ve yurt dışı yapı fuarlarını takip ederek üyelerimizle fuarlara katılım sağlıyor, inşaat sektöründeki yeni teknolojileri takip ediyoruz.
İklim krizi ve doğal kaynakların hızla tükeniyor olması dünyayı alarma geçirdi ve daha sürdürülebilir bir çevre için ülkeler, odalar, dernekler ve kurumlar harekete geçti. Bu noktada Avrupa Yeşil Mutabakatı, Paris İklim Anlaşması, Yeşil Kalkınma Yolunda Türkiye gibi çalışmalar gündeme geldi. Oda olarak hayata geçirilen bu yasal düzenlemeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Sürdürülebilirlik çalışmalarınızdan ve düzenlemelerin sektöre etkisinden bahsedebilir misiniz?
Şu an dünya gündeminde olan iklim krizi ve doğal kaynakların daha tasarruflu kullanılması konularında biz mühendisler uzun yıllardır yetkilileri uyarıyor ve gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyorduk. Ancak bu konunun önemi kaynaklar azalmaya başlayınca gündeme geldi. Zararın neresinden dönersek kardır diye düşünmek gerekiyor. Kişilerin rantı için doğal kaynaklarımızı hiç edip imara açarak çevreci olamayız. Bir tarafta iklim krizinden bahsedip bu konu ile ilgili çözüm önerilerimizi kamuoyunda gündeme taşıyıp bir taraftan da tarım arazilerini yok edersek ortada kaynak da kalmaz, iklim krizi de çözülmez. Daha çevreci yeşil binaların olması insana ve doğaya olan sorumluluğun bir parçası olduğu gibi ekonomik olarak da önemli bir tasarrufu beraberinde getirecektir. Kaynakların ölçülü kullanılması gibi çevreci bir yaklaşımla atılan her türlü olumlu adımı elbette destekliyoruz.
“Mühendislik ve mimarlıkta 3E Kuralı: Ekonomi, Estetik ve Ergonomi”
Günümüz koşullarında depreme daha dayanıklı ve uzun ömürlü binaların inşası önemli bir yer tutuyor. Malzemelerin kalitesi, uygulama ve montaj gibi konular dayanıklı ve uzun ömürlü havuz inşa edilmesinde nasıl bir önem taşıyor?
İnşaat mühendisi, öncelikle maksadına uygun, sağlam, güvenilir ve yaşanabilir yapıları projelendirmek ve üretmekle yükümlüdür. Genel olarak mühendislik ve mimarlık mesleğinde ise üç temel kural var. Buna bazen 3E kuralı da denilir: Ekonomi, Estetik ve Ergonomi. Dolayısıyla inşa etmiş olduğunuz yapı konut da olsa, bir iş merkezi de olsa, yol veya köprü de olsa, daha spesifik bir üretim olan yüzme havuzu da olsa, projeyi doğru bir şekilde sahada uygulamak en önemlisi. Malzemenin üretilen yapının maksadına uygun kalitede olması, uygulama ve montajının da usta ellerce yapılması kullanım ömrünü doğrudan etkileyen önemli faktörler olarak karşımıza çıkmakta.
Yüzme havuzu proje uygulaması esnasında inşaat mühendisliği ve mimari tasarım alanında bir çatışma durumu yaşanır mı? Bu sorunların en aza indirgenmesi adına nasıl bir yol izlenmeli?
Bu konuya mesleki bir şovenizm yaklaşımı ile bakmamak gerekiyor. Mimarlık ve inşaat mühendisliği meslekleri birbiri ile en çok çalışan meslek disiplinleridir. İnşaat mühendisi, mimari bir tasarımı statik olarak projelendirip sahada uyguluyor. Mimari bir tasarım eğer uygulama esnasında veya sonrasında can ve mal güvenliğini tehlikeye atacaksa bu tasarım sırf göze hoş geliyor diye projelendirilip uygulanamaz. Estetik elbette önemlidir ama insan hayatı her şeyden daha önemli. Dolayısıyla, bu iki saygın meslek dalı arasında herhangi bir problem veya çatışma söz konusu değil.
“Enerji verimliliği konusunda daha bilinçli olmak gerekiyor”
Yüzme havuzu, SPA, sauna sektörleri için enerji verimliliğinin önemi nedir? Enerji verimliliğinin sağlanması noktasında havuzlarda alınabilecek önlemler nelerdir? Enerji verimliliği sağlayan sistemlerin Türkiye’de kullanım yaygınlığı ne durumda? Bilincin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Bilincin artırılması için sektör paydaşlarına ve üniversitelere düşen görevler nelerdir?
Enerjiyi verimli kullanmak bütün yapılar için çok önemli bir konu. Yüzme havuzu, SPA, spor salonları ve saunalarda sürekli olarak enerjiye ihtiyaç duyuluyor. Bu konuda daha bilinçli olunması gerekiyor. Maliyeti arttıran, önemli gider olarak karşımıza çıkan enerji kullanımında bir takım yeni ve tasarruflu metotlar geliştirildi. Bunların daha yaygın hale gelmesi işletmecilerin maliyetini düşürecektir. Dolayısıyla son kullanıcıya da yansıyacaktır.
“İnşaat sektöründe teknoloji, inovasyon ve AR-GE’den uzak kalınamaz”
İnşa edilen yeni yapılarda hayatı kolaylaştıran, konforu ve yaşam standardını artıracak malzemeler arayışına girilmiş, bir yandan da çevresel koşulların ve ekolojik dengenin korunmasına yönelik kaygı ortaya çıkmıştır. Tüm bu ihtiyaç durumu ve yaşanan kaygılar, inşaat sektöründe kullanılan malzemelerde inovasyon yapma gereğini zorunlu kılmıştır. Ülkemizde bu yönde yürütülen AR-GE çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
İnsan ihtiyaçlarının sınırsız, bu ihtiyaçları karşılayacak olan kaynakların ise sınırlı olması nedeni ile iktisat bilimi ortaya çıkmıştır. Hangi alanda faaliyetiniz olursa olsun iktisadi kuralları bilmeniz gerekir. Günümüz koşullarında insan hayatının konforunu arttıracak işler elbette yapılıyor ve yapılmalı da. Ancak kaynakların doğru kullanılması gerekiyor. Aksi takdirde konforumuz kısa zamanda bozulur ve son pişmanlık fayda vermez. Malzeme konusunda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli AR-GE çalışmaları yapılmakta. İnşaat sektörü, yüzlerce sektörü yakından ilgilendiren bir sektör. Böylesine geniş bir etki alanı olan sektörde dünyaya kapılarınızı kapatıp teknoloji, inovasyon ve AR-GE’den uzak kalmanız mümkün değil.
İnşaat sektöründe de üretimini yapacağınız projenin ihtiyaç analizini iyi yapmanız ve bu analiz neticesinde üretimi gerçekleştirmeniz gerekiyor.
“Sektördeki kriz derinleşiyor”
2022 yılının üçüncü çeyreğine girdik. Türkiye’de inşaat sektörünü değerlendirmenizi istesek neler söylemek istersiniz? 2022 yılının ilk yarısı inşaat sektörü için nasıl geçti?
Covid-19 dünyada yeni ve zor bir dönemi beraberinde getirdi. Yaşanan salgın hastalık sadece sağlıkta değil, ülke ekonomileri için de büyük bir tehlike oluşturdu. Ülkemiz de maalesef oluşan bu sıkıntılı süreçten payına düşeni aldı. Artan maliyetler hem müteahhitleri hem de son kullanıcı olan vatandaşlarımızı ciddi anlamda zora soktu. Alınması gereken bir takım ekonomik tedbirler de maalesef ya alınamadı ya da zamanında alınmadı. Dolayısıyla gelinen noktada vatandaşlarımız bir ev alma hayalini sürekli ertelemek durumunda kalırken kiralamaları bile güç hale geldi. Ülkemiz üzülerek ifade ediyorum ki hiper enflasyon yaşıyor. Bırakın bir gayrimenkule sahip olmayı, insanlarımız temel gıda maddelerine bile ulaşmakta zorlanıyor.
Hâl böyle olunca sektördeki kriz derinleşiyor ve çözümü her geçen gün zorlaşıyor. Bu anlamda artan döviz kuru ve enflasyon devam ettikçe sektördeki krizin de devam edeceği aşikârdır.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
Son olarak vatandaşlarımıza bir hatırlatmada bulunmak isterim. Bir yapı alacakları zaman muhakkak o yapının sağlam ve güvenilir olmasına dikkat etsinler. Gerekli araştırmaları yapmadan ya da bir inşaat mühendisine danışmadan satın alma işlemini gerçekleştirmesinler. Yapının müteahhidi, projeye uygun imalatının kontrolü veya iskânının alınmasının araştırılması ileride doğabilecek mağduriyetlerin önüne geçecektir. Eğer yaşadıkları yapının taşıyıcı sisteminde bir sorun olduğunu biliyor ya da düşünüyorlarsa muhakkak belediyelerimize ve bir inşaat mühendisine başvursunlar.
Özetle; meslektaşlarımızın sorunlarının ivedilikle çözümü için ve ülkemizde sağlam, güvenilir, yaşanabilir yapılaşmanın artması için azim ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz.
Bir cevap yazın